Borçlu vekilinin istinaf dilekçesinin açıklamalar kısmının üçüncü paragrafında ".... eksik hüküm kurulduğunu dava dilekçesinin sonuç kısmında "İpoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapılamayacağından icra takibinin iptali, bu talep kabul edilmezse istenilmeyecek alacak kalemlerinin istenilmiş olması nedeniyle icra emrinin iptali" istenilmesine rağmen bu hususta gerekçeli kararda hüküm kurulmadığı ...” açıklaması ile ilk derece mahkemesince dava dilekçesindeki talepleri hakkında eksik inceleme ile karar verildiği iddiasında bulunulduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususun değerlendirilmemesinin doğru olmadığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, HMK'nın 359/2. maddesi gözeltilmek suretiyle borçlunun ipoteğin üçüncü kişiye kefaletine ilişkin borçlarını ve gayrinakdi kredileri kapsamadığına yönelik talepleri de incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Ödünç sözleşmesinden kaynaklanan davada, dairenin kaldırma kararındaki usul eksikliklerinin tamamlandığı belirtildikten sonra önceki karar doğrultusunda karar verildiği şeklindeki gerekçeyle davanın kabulüne karar verildiği, oysaki ilk derece mahkemesinin önceki kararının, dairenin kaldırma kararı ile ortadan kalktığı, ortada olmayan bir gerekçeye atıf yapılarak karar verilmesinin anayasa ve kanun maddelerine açıkça aykırı olduğu- Dairenin kaldırma kararındaki usul eksikliklerini tamamlayan ilk derece mahkemesinin önceki kararı ile bağlı olmaksızın davacının tamamen ıslah ettiği davasındaki iddiaları ile davanın tamamen ıslahı üzerine davalı tarafça verilen cevap dilekçesindeki savunma ve def'ileri (zamanaşımı) hakkında dosyaya sunulan tüm delilleri de değerlendirilerek denetime elverişli uygun bir gerekçe yazmadığı, kararın bu haliyle gerekçesiz olduğu-
Mahkemece, borçlu tarafından öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek HMK'nun 297/2. maddesine aykırı şekilde gerekçesi açıklanmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin " haciz tarihi itibariyle yapılan iş ve ödeme miktarları da göz önünde bulundurularak mahcuzların mülkiyetinin davacı 3. kişiye geçip geçtiği anlaşıldığından davacının istihkak davasının kabulüne" şeklindeki, anlam bütünlüğü bulunmayan ve tek cümleden oluşan gerekçenin, 6100 Sayılı HMK' nun 27. ve 297. maddelerinde açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği- Mahkemece bir bütün olarak davacının istihkak davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davanın esası hakkında asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, asıl ve birleşen dosyalarda farklı tarihlerde haczedilen menkuller yönünden de istihkak iddiasında bulunulduğu halde bunları da kapsayacak bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu- İstihkak davasının konusu "menkul mallardan" oluşmasına rağmen hüküm yerinde "taşınmazlar üzerindeki" hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği- Davanın esasına yönelik karar verildiğine göre; hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak tazminata, harca ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dosya içeriğindeki belgeler ile Uyap üzerinde yapılan sorgulama neticesinde davacı ......... mirasçılarından sadece ......... yönünden ................ tarihli temlikname ile alacaklılarından mal kaçırma amacıyla temlikin yapıldığı iddiasıyla dava dışı kişiler tarafından tasarrufun iptali davasının açıldığı, ............ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamıyla davanın kabulüne karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda mahkemece anılan tasarrufun iptali davası sonucunun eldeki itirazın iptali davası için bekletici mesele yapılması gerekeceği- Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt yaratacak şekilde, icra inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen ret edilen miktar yönünden davalı kendini vekili ile temsil ettirdiğinden lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinin de davanın kabul-ret oranı dikkate alınarak taraflar arasında paylaştırılması gerekmekte iken tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı vekili tarafından kötü niyet tazminatı talebi bulunmasına rağmen herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece her ne kadar asıl davadaki alacak iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile bu davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı arsa sahibine kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince verilmesi gereken 4 adet daireden; 3 numaralı bağımsız bölümün dava dışı X'e, 14  numaralı bağımsız bölümün ise davalı Y'ye ait 183/224 payın dışındaki 41/224 payın dava dışı Z adlı kişiye ait olduğu anlaşılmakla, davacının mahkemece birleşen dosyalarda verilen tapu iptali ve tescil kararı ile söz konusu dairelerin tam paylarını alamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, maddi bir zarara uğradığı açık olup, bu zararın tespit ve tahsili ile ilgili olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı - tapu iptali tescil davaları için taşınmazlardaki diğer paydaşlar ile davanın tarafları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı - Takibe dayanak belgenin kıymetli evrak niteliğindeki kambiyo senetlerinden olan ve soyut borç ikrarını içeren bir bono olup, söz konusu bononun taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile ilgili olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmadığı - Bu alacağın kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yer almayan ve senet içeriğinden "nakden ödenen bir para" olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla senet aksinin ancak aynı kuvvetteki bir yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği - Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin "bağımsız bölümlerin paylaşımı" başlıklı hükmünde, sözleşme tarihinde henüz bina ve bağımsız bölüm bulunmadığı, dairelerin sadece konumlarının gösterildiği dikkate alındığında anılan bağımsız bölümlerin sözleşmede konumları gösterilen dairelere karşılık gelip gelmediklerinin belirlenmemesinin isabetsiz olduğu-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Borçlunun şikayetlerinin ve taleplerinin reddedildiğine dair hüküm kurulmuş ancak her bir talebinin neden reddedildiğine dair gerekçe belirtilmediği görüldüğünden, mahkemece, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü tüm şikayet sebepleri hakkında, Anayasa'nın 141/3 . maddesi ve 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkeler de nazara alınarak inceleme ve değerlendirme yapılıp, oluşacak sonuca göre gerekçesi de açıklanmak suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davalar hakkında HMK. nın 297. maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ............. İcra Hukuk Mahkemesi'nin ............ sayılı birleşen dosyası ile yine ............... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ............. sayılı birleşen dosyası hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Davacı vekilinin, dava dilekçesi ile icra takibine itiraz eden davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, kararın gerekçe bölümünde davalı idarenin davacı yükleniciden talep edebileceği tutarın ................ TL olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında kendi içerisinde çelişki oluşturacak şekilde hem davanın kısmen kabulüne hem de davalının icra takip dosyasına yaptığı vaki itirazın iptali denilerek tüm borca itirazın kaldırılması anlamına gelecek şekilde davalının .............. İcra Müdürlüğünün .................... esas sayılı takip dosyasına yaptığı vaki itirazın iptali ile takibin .................. TL üzerinden devamına karar verilmesinin doğru olmadığı-