İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda ........... tarihli karar ile aynen; "Davacının iş bu ........... esas sayılı dosyası ile açtığı davası ile birleştirilen dava dosyası ................ esas sayılı dosyadaki davasının reddine, Davacının ihale konusu bedelin %10'u oranında para cezasına mahkumiyetine” karar verildiğinin görüldüğü, ihalenin feshi şikayetinde asıl ve birleşen dosyalarda şikayetin reddine karar verilmiş olmakla asıl dosya bakımından ve birleşen dosya bakımından taleplerin tek tek değerlendirilmediği ve hükmolunan para cezasının hangi ihale için olduğu açık bir şekilde anlaşılmadığından, ilk derece mahkemesinin hükmünün, bu açılardan HMK’nın 297/2. Maddesinde belirtildiği üzere açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmayıp, infazda tereddüde yol açacağı anlaşıldığından, kamu düzeni yönünden yapılan incelemede mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir...
Sıra cetveline ilişkin şikayet üzerine, icra mahkemesince sıra cetvelinin iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerektiği, yeniden sıra cetveli düzenlenerek karar verilmesinin hatalı olduğu- Şikayetçi, şikâyet dilekçesinde yalnızca yapılan sıra cetvelinde "garameye dâhil edilmeyi" istediği hâlde, talep aşılarak, şikâyet olunan garameden çıkarılarak karar verilmesinin doğru olmadığı- İcra mahkemesince, sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceği, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiği belirlenirken, şikâyetçinin "garameden pay almış olanların garameye girmemesi gerektiğine" dair iddiasının bulunmadığının dikkate alınması, ayrıca şikâyet olunanlar garame dışı bırakacak şekilde verilen kararın, bu şikâyet olunanlar tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle diğer alacaklılar lehine usuli kazanılmış hak doğduğunun gözetilmesi, mahkemece verilecek kararın gerekçesinde, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde bu ilkelere de yer verilmesi, iptal nedenleri hükmün sonuç kısmında ayrıca belirtilmeden sıra cetvelinin sadece iptaline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edildiği-Mahkemece ilk kararda 19.10.2015 tarihli uzman raporu doğrultusunda hüküm kurularak davanın kabulüne karar verildiği hâlde, Özel Dairenin bozma kararı sonrasında Mahkemece davacıların vakfiye içeriğine göre galle fazlasına müstehak olup olmadıklarının belirlenmesi açısından, 05.05.2019 tarihli uzman görüşü ve 02.03.2020 tarihli bilirkişi raporu alınıp, bozmadan sonra toplanan bu yeni deliller de değerlendirilip gerekçeye esas alınmak suretiyle direnme kararı verildiği, bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni delillere ve bu yeni delillere göre oluşturulan gerekçeye dayalı olarak kurulan hükmün, yeni hüküm niteliğinde olduğu-
Uyuşmazlık, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
İlk Derece Mahkemesince gerekçede davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerektiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmında davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasında çelişki meydana getirdiği- 3.şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiası bulunmaması halinde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından 6100 sayılı HMK'nın 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği, ne var ki, mahkemece geçerli istihkak iddiası olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının aktif husumet yokluğundan reddine şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı, kaldı ki, dava konusu 11.10.2021 tarihinde yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan ..........'ın üçüncü kişinin çalışanı olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, ancak, davalı üçüncü kişi vekili tarafından hacizden itibaren İİK’nın 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde 14.10.2021 tarihinde istihkak iddiasını içerir dilekçe sunulduğunun görüldüğü, hal böyle olunca, 3. şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiası bulunduğundan işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık; birleşen davada geminin seferden men edilmesine dair kararının hukuka uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
4. HD. 19.06.2023 T. E: 4133, K: 8118
Mahkemece şikayete konu .................... tarihli müdürlük işleminin iptaline dair hüküm kurulduğu ancak iptaline karar verilen müdürlük kararına ve şikayete konu zamanaşımı itirazı hakkında hiçbir gerekçe belirtilmediğinin görüldüğü, bu durumda İlk Derece Mahkemesince, HMK.nın 297/2.maddesi gözeltilmek suretiyle borçlunun tüm itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre infazı mümkün ve anlaşılabilir nitelikte tüm taleplerle ilgili olarak gerekçesi de açıklanmak suretiyle tek tek karar verilmesi gerekirken, borçlunun zamanaşımı itirazı hakkında hiçbir gerekçe oluşturulmadan müdürlük kararının tümüyle iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince kararın gerekçesi ile hüküm sonucu (fıkrası) arasında çelişki bulunduğundan usulüne uygun olarak oluşturulmuş direnme kararının varlığından söz etme olanağı bulunmadığı-