İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtildiği için ilgililerin yanıltıldığı; bu tür bir yanıltmanın varlığı hâlinde istinaf başvuru süresinin kanunda düzenlenen yasal süre ile sınırlı olduğunu kabul etmenin mahkemeye erişim hakkının ölçüsüz şekilde kısıtlanması sonucunu doğuracağı- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-
Taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılması halinde uygulanacak düzenleme ortaklık payı kesintisi oranının Belediye İmar Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Faiz başlangıç tarihi 27.12.2012 olduğu halde, hükümde 25.09.2012 olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların hak ve yükümlülüklerini tam olarak belirten ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde 6100 sayılı HMK 297. maddeye uygun olarak bir karar verilmesi gerektiği- Gerekçeli karara, kısa kararda olmayan taşınmazların eklenmesinin usule ve yasaya aykırı olduğu-
Gerekçe kısmında taraflara yüklenen kusurlu davranışlar denetime elverişli şekilde somut olarak belirtilmeden “ilk evliliklerinden olan çocuklarla ilişkilerde denge sağlayamamak” şeklinde müphem bir ifadeye yer verildiği gibi, tanık beyanlarında geçen bir kısım vakıaların hükme esas alınmaması sebebi de gerekçede tartışılmamış olduğu, bu nedenlerle denetime olanak vermeyecek nitelikte gerekçesiz şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Asıl borçlunun taşınmazlarını eşi ve çocuklarına muvazaalı olarak devretmesi üzerine açılan tasarrufun iptali davasının kabulü üzerine, bu kararın infazı için iptal edilen intifa hakkını kiralamak sureti ile kullanmakta olan davalı kiracı şirket nezdindeki alacaklara haciz konulduğunu ve dosyaya yapılan ödeme ile aylık kiranın gerçek rayiç kira bedelini yansıtmadığı, İİK. 120/2 maddesi gereği kira tespit davaları açabilmeleri için kendilerine icra dosyası ile verilen yetki üzerine taşınmaza ait aylık kira bedelinin ....TL olarak tespitine karar verilmesi istemi- Kira bedelinin tespiti davası-
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Dava, tescilli tasarıma tecavüzün tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup..
Vekilin müvekkilin menfaatine en uygun sonuca erişmek için özenle faaliyette bulunarak ifa ettiği takdirde, eser sözleşmelerinden farklı olarak, sonucun buna rağmen elde edilememesinden sorumlu olmayacağı-
Gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Tapu iptali ile tescil ve elatmanın önlenmesi talepleri bulunan uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı iptal edilip iptal kararı kesinleşmedikçe davalıların kullanımının haksız olduğundan söz edilemeyeceğinden elatmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Yargılamayı yapan Mahkemece, taraflarca dile getirilen taleplerin her biri ve taraflara yüklenen borç ile tanınan haklar hakkında tereddüt uyandırmayacak şekilde infazı kabil bir hüküm kurulmasının gerektiği-