5. HD. 12.10.2022 T. E: 3625, K: 13844
HMK.’nun 27. maddesince hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanılmış olduğu- Hukukî dinlenilme hakkının, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olduğu- Mahkemelerin, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmeleri gerektiği- Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâli olduğu- "Gerekçeli kararın yargılaması yapılan davaya özgü" oluşturulmasının yasal zorunluluk olup, mahkemece bu yasal zorunluluğa uyulmamış, dosyaya özgü oluşturulması gereken gerekçeli karar başka bir dosya ile karıştırılmış olup, başka bir davaya ilişkin gerekçe yazılmış olduğu- Mahkemenin dosyaya özgü gerekçe oluşturmamasın başlı başına bozma sebebi olduğu-
Dava, İİK’nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olup..
Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemi- Tarafların ortaklığa konu dükkanları işlettikleri iş kolunda uzman kişilerin tasfiye memuru olarak atanması, yönetici ortağın net olarak tespiti sonrasında her iki dükkanın da tasfiyeye dahil olduğu nazara alınarak, yönetici ortaktan yapılan tüm iş ve harcamalarla ilgili hesap listesinin istenilmesi, hesap listesinin verilmemesi halinde yönetici ortağın hesap vermekten kaçınmış sayılacağının kabul edilmesi, hesap listesi verilmesi halinde, defter kayıtları ve diğer belgelerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi, özellikle aynı konudaki emsal işletmelerin aynı dönemdeki kazanç durumunun da araştırılması, dosyaya sunulu kira sözleşmelerinin de irdelenmesi ve tarafların aşamalarda tasfiye memurları tarafından hazırlanan bilançolara karşı ileri sürdükleri itirazların değerlendirilmesi ve ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda talep, tapu kaydına ve miras yoluyla gelen hakka istinaden tesbite itiraz ve tescile yöneliktir. Mahkemece tapu kaydına değer verilmesi yerinde ise de, tapu kaydına ve veraset ilamlarına göre, taşınmazlarda dava dışı başkaca hak sahibi kişiler bulunduğu halde, dava konusu taşınmazların hangi gerekçeye istinaden (taksim / satış / zilyetlik vs) davacılar arasında yazılı şekilde pay edilip tesciline karar verildiği karar içeriğinden anlaşılamamaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlara uygulanan tapu kaydı ve tedavülleri incelenerek, mahallinde tanık ve mahalli bilirkişiler de dinlenmek suretiyle tapu kaydında yazılı maliklerin ve mirasçıların tam olarak tesbit edilmesi ve oluşacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekir.
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği ve bu ilkenin kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerektiği ve hakimin değişmesinin 'usuli kazanılmış hak' ilkesine etki yapamayacağı- Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceğinin "aleyhe hüküm verme yasağı" olduğu-
Davalılar yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği-
Gerek tefhim edilen ve zabıtla berlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerektiği-
Mahkemece infaz edilecek hüküm kısmında hem tasdik tarihinden hem de kesinleşme tarihinden bahsederek infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-