Hükmün gerekçesinde davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı olduğu kabul edildiği hâlde gerekçede belirtilenden farklı olarak hüküm fıkrasında; “Fazlaya ilişkin taleplerin reddine” şeklindeki ibare ile söz konusu alacağın reddine hükmedilerek kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki meydana getirilmesinin hatalı olduğu- Bozma öncesi davacının talebi gözetilerek dava konusu alacakların brüt miktarlar üzerinden hesaplanarak hüküm altına alındığı, alacakların brüt olarak hükmedilmesinin bozma konusu yapılmadığı gözetilmeden uyulmasına karar verilen bozma ilâmının gereğinin yerine getirilmesi için resen yapılan hesaplamada, dava konusu fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının net tutarlarının tespit edilerek hüküm altına alınmasının isabetli olmadığı-
İstinaf başvurusunda bulunan tarafın hükmün kesin nitelikte olmadığına yönelik emsal kararlara ulaşması ve Yargıtay uygulamasını öğrenmesinin makul bir süreyi alabileceği dikkate alınarak istinaf başvurusunun süresi içerisinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtilerek ilgililerin yanıltılması halinde, 15.12.2021 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 01.03.2022 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun makul süre içerisinde olduğunun kabulü gerektiği- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-
Kabul edilen katkı payı alacağı ve katılma alacağı miktarı açıkça yazılarak denetime elverişli şekilde karar verilmesi gerektiği-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturacağı-
Mirasbırakanın vasiyetname öncesinde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurulması, varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Mahkemece, dava dosyası ile birleşen .............. Esas sayılı dava dosyası ile ilgili kısa kararda herhangi bir hükmün kurulmadığı, gerekçeli kararda birleşen dava hakkında hüküm sehven kurulmadığından birleşen davanın tefriki ile yeni esasa kaydına karar verildiği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, bu durumun hükmün infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu ve HMK m. 297. ve 298/2 maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün re'sen bozulması gerekeceği-
Taşınmaz üzerine konulan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, hangi tarihli haciz şerhlerinin kaldırıldığı hükümde açıkça gösterilmediğinden kararın infazına elveriş olmadığı-
İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtildiği için ilgililerin yanıltıldığı; bu tür bir yanıltmanın varlığı hâlinde istinaf başvuru süresinin kanunda düzenlenen yasal süre ile sınırlı olduğunu kabul etmenin mahkemeye erişim hakkının ölçüsüz şekilde kısıtlanması sonucunu doğuracağı- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-