Borçlu şirketle davacı 3. kişi şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulunmaları, borçlu şirketin ticari ikamet adresini değiştirdiği tarih ile 3. kişi şirketin haciz mahallinde şube açma tarihlerinin birbirine çok yakın olması, borçlu şirketin yeni adresinde herhangi bir faaliyetinin bulunmaması, borçlu şirketin haciz mahallinde kullandığı telefonun 3. kişi şirket tarafından devralınması, haciz mahallinde hazır olanın, borçlu şirketin eski yetkilisinin babası, 3. kişi şirketin çalışanlarından ...'ın da kardeşi olması, borçlu şirketin yakın dönemdeki birçok çalışanının aynı kişiler olması karşısında, yapılan satış ve devir işlemlerinin alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olduğu, borçlu şirket ile davalı 3. kişi şirket arasında sıkı bir organik bağ bulunduğu gerekçesi ile davacı alacaklının isihkak iddiasının reddine ilişkin açtığı davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davacı alacaklı tarafından, tazminat talebinde bulunulduğundan, buna ilişkin her hangi bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
"Borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere" tazminata mahkum edilemeyeceği- Tazminat oranının açık ve net bir şekilde belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece hükmün gerekçesinde “...hesap bilirkişiden alınan ............ tarihli bilirkişi raporunda; davacının geçici iş göremezlik süresi zararının 1.278,24 TL, bakım giderinin 877,50 TL, diğer tedavi giderlerinin 210,00 TL, ulaşım giderlerinin ise 300,00 TL olup toplam maddi tazminat alacağının 2.665,74 TL olduğunun bildirildiği, taraf itirazları üzerine alınan ............. tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı tarafça iddia edildiği üzere ödenmiş olan 200,00 TL ambulans giderinin mahsubunun sayın mahkemece kabul edilmesi halinde kalan maddi tazminat alacağının 2.465,74 TL olduğu, kabul edilmemesi halinde ise 2.665,74 TL olduğunun açıklandığı, alınan raporlar, yargı denetimine açık, hüküm kurmaya yeterli olduğu ve uzman bilirkişiden alınmış olduğu...” belirtilmiş olmasına rağmen hükümde 6.350,00 TL'nin tahsiline karar verildiğinin yazılmasının HMK'nun 297. maddesine aykırılık teşkil ettiği-
Mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında davalı vekilinin geçerli bir vekâletname sunmadığı belirtilerek yalnızca davacı yararına vekâlet ücretine karar verildiği ifade edilmesine karşın, aynı gerekçenin hüküm fıkrasında, davacı lehine verilen vekâlet ücreti yanında aynı zamanda karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde hüküm oluşturulduğu anlaşıldığından, mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratacak şekilde bir karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece direnme hükmüne ilişkin kısa kararda Özel Daire bozma kararına hangi açılardan uyulup hangi açıdan uyulmadığının hüküm fıkrasında gösterilmediği, ikinci bentteki bozma sebebi yönünden herhangi bir hüküm kurulmadığı, şu durumda mahkemece yapılacak işin dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı nitelikleri haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli kararın oluşturulması olduğu-
UYAP sisteminde kayıtlı bulunan e-imzalı direnme kararında mobbing ile ilgili bilimsel görüşler sıralanarak “g” bendinden sonra hüküm fıkrasına geçildiği, hüküm fıkrasının Özel Daire bozma kararına esas olan ilk karardaki hüküm fıkrası ile aynı olduğu, ayrıca direnme kararı 04.03.2015 tarihli olmasına rağmen hüküm fıkrasının sonunda yer alan tarih 29.11.2011 olup, bunun mahkemece verilen ilk kararın tarihi olduğunun anlaşıldığı; buna karşılık dava dosyasında ise fiziki olarak hazırlanıp, elle imzalanan direnme kararında bilimsel görüşler sıralanarak “g” bendinden sonra birkaç paragraf ile yapılan açıklamalar ve gerekçe özetlendikten sonra hüküm fıkrasına geçilerek karar verildiği, böylece her iki kararın gerekçe bölümlerinin birbirinden farklı olduğu görüldüğünden, yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş bir direnme kararı bulunmadığı sonucuna varıldığı-
Hangi davacı için ne kadar manevi tazminat istenildiği davacılar vekiline açıklattırılmak ve denetime açık olması için davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarları ayrı ayrı gösterilmek suretiyle bir karar verilmek üzere, hükmün bozulması gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Davacının birleştirilen her bir dava dosyasındaki dava dilekçesi ile vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin olarak ayrı ayrı talebi bulunduğuna göre bu hususta mahkemece ayrıntılı bir karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2., 3. ve 4. fıkralarında asıl ve birleşen davalar için toplu halde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hesaplanmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Menfi tespit davasında borçlu olunan miktar üzerinden olumlu tespit hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-