Borçlunun itirazında, tarafı yanlış göstermesi hatta hiç bildirmemiş olmasının icra hukuku anlamında sonuca etkisinin olmadığı- Mahkemece, İİK. mad. 169/a-1 uyarınca, taraflar duruşmaya çağrılıp iddia ve diyecekleri sorularak borca itirazın değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken,” ...davanın HMK. mad. 114/1-d, 115/2 uyarınca usulden reddine” karar verilmesinin hatalı olduğu-
Açılmış ve görülmekte olan bir davada ıslah yoluyla da olsa taraf eklenmesinin mümkün olmadığı- Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında gerek mahkemesince, gerek Yargıtay'ca temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
Dava dilekçesinde davalı gösterilen kişi ile dilekçede hatanın düzeltilmesi suretiyle davalı gösterilen kişinin ad ve soy ad benzerliği nazara alındığında tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı; düzeltilerek davalı olarak gösterilen kişi yönünden davaya devam edilmesi gerektiği-
Takipte borçlu tarafın iş ortaklığı olarak gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgı olarak kabul edilerek, mahkemece takibin iş ortaklığını oluşturan şirketlere yöneltilmesi için süre verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin giderilmesi halinde işin esasının incelenmesi, aksi taktirde şikayetin usulden reddi gerekir iken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İpotek verenler hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, ancak İİK'nun 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan asıl borçluya takibin yöneltilmediğinin görüldüğü, Yasa hükmüne aykırı olan bu eksikliğin mahkemece re'sen nazara alınması gerekmekte olup İİK'nun 16/2. maddesi gereğince takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebileceği-
Davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesinin mümkün olması gerekeceği-
Davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olup davacı vekiline HMK m.124 gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınmadan karar verilemeyeceği-
Kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamayacağı ve aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine de dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine olanak olmadığı- Bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın rızası ile mümkün olduğu- Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği- Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği ve bu durumda hakimin, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmedeceği-
Uygulama kadastro çalışmaları sonucu davacının taşınmazının yüzölçümünde ortaya çıkan eksikliğin nedeni belirlenmeden sadece Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yöneltilmek suretiyle dava açılabileceği, yargılama sırasında taşınmazın yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen komşu taşınmaz bulunduğu takdirde komşu parsel maliklerinin, tespit harici taşınmazlar yönünden ise Hazine veya ilgili kamu tüzel kişilerin 6100 sayılı HMK'nun 124. maddesi uyarınca davaya dahil edilmesi için davacı tarafa imkan tanınması gerekeceği, yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde davanın Kadastro Müdürlüğü'ne karşı yürütülmesi gerekeceği-
HMK'nun 124. maddesine dayanarak ve davalı şirketin yanlış gösterilişinin maddi hatadan kaynaklandığını iddia ederek dahili dava dilekçesi vermişse de, bu değişikliğin yapılması için de dürüstlük kuralına uygun hareket edilmesi gerektiği-