Yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin davada, adı geçen davalının mirasçılarına yöntemince husumet yöneltilerek yargılamanın sürdürülmesi gerekirken; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513'inci maddesindeki vekalet verenin ölümüyle vekalet sözleşmesinin sona ereceğine dair hüküm nazara alınmaksızın, davalı vekiline tebligat yapılarak yargılama sonlandırılıp ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı tarafından, davalının ölmüş olduğunun bilinmemesinin mazur görülebilir bir maddi hatadan kaynaklandığı kabul edilerek, davacıya, davalının mirasçılarını davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre davaya bakılması gerekeceği- Yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarında, davaya başka bir mahkemede devam edilmesi söz konusu olmayıp, kendine has usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir davanın söz konusu olduğu ve bu davanın adli yargı yerindeki davanın devamı niteliğinde olmadığı- Davada taraf sıfatı kazanmayan ve hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyen üçüncü kişinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraf değişikliğinin, karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabileceği- Hizmet tespiti istemine ilişkin davada, Mahkemece, kendiliğinden araştırma ilkesi uyarınca, davacı tarafın gösterdiği delillerle yetinilmeyip, davacının çalışmasının gerçekliği, işin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle, işverenlik sıfatının belirlenmesi ve bu kapsamda davacının talep konusu hizmetinin hangi işveren yada işverenler nezdinde icra edildiği tespit edilerek, gerçek işveren yada işverenler belirlendikten sonra HMK mad. 124 gereği husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmesi gerektiği-
Davacı şoförün, aralarında organik bağ bulunan şirketlerden davalı şirketi işvereni zannettiğinin anlaşıldığı, davacı ile davalı şirket arasında araba satışına dair belge de davacının bu yönde bir yanılgısı olduğunu ortaya koyduğu ve HMK. 124. maddesinin şartları oluştuğundan, davacının dava dilekçesinin dava dışı D. şirketine tebliğine ilişkin talebinin kabulü gerekeceği-
Çaplı taşınmaza ve kadastral yola vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkin dava dilekçesi ekinde isim benzerliği sebebiyle yanlış vekaletnamenin sunulmasının ve davacının TC kimlik numarasının yanlış yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı ve bu durumda taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile "bu kimlikteki kişinin davacı olmadığı" gerekçesi ile "davanın husumet yokluğundan reddi"ne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Husumetin dava ehliyetine haiz Diyanet İşleri Başkanlığı yerine, tüzel kişiliği bulunmayan Terme İlçe Müftülüğüne yöneltilmiş bulunması, temsilcide yanılma olup, mahkeme tarafından davacının kabul edilebilir yanılgısı nedeniyle HMK 124. maddesi çerçevesinde davasına Diyanet İşleri Başkanlığı'nı dahil etmesi, husumeti doğru kuruma yöneltmesi için davacıya mehil verilmesi; onlarında gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, ölen davalının mirasçıları araştırılarak, husumetin işveren ...'nun tüm mirasçılarına karşı yöneltilmesi gerekirken, gerekçeli kararın nüfus kayıt örneği esas alınarak alt soya tebliği ile yetinilmesinin isabetsiz olduğu-
TMK'nun 713/2. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesi de mümkün olduğu- Davanın kayyıma karşı açılması maddi hataya dayandığından HMK 124. madde hükümleri ve TMK'nun 713/2.maddesine göre açılan davaların niteliği dikkate alınarak taraf teşkilinin usulüne uygun şekilde tamamlanması gerektiği-
Davacı vekili, bir maddi hata nedeniyle ya da yanılgı ile davaya dahil edilen şirkete dava dilekçesinde husumet yöneltmediğini ileri sürmediğinden, gerek 1086 sayılı HUMK’da gerekse 6100 sayılı HMK’da dahili davalı başlığı altında bir müessesenin düzenlenmediğinin, 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi uyarınca taraf değişikliği şartlarının oluşmadığının, kaldı ki kabule göre de, davaya dahil edilmeye çalışılan şirketin usulüne uygun davaya dahil edilmediği yine yönetim kurulu üyelerine tebligat yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda, mahkemece, uyulan bozma ilamına göre, davası müracaata bırakılan davalılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden ise davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekeceği-