Kural olarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu- Taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK'nun 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesinin mümkün olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 124/3-4. maddesine göre davacı tarafa davasını doğru hasıma yöneltebilmesi için usuli eksikliği tamamalayabilmek üzere süre verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın ... oğlu ... ’a ölünceye kadar bakmak şartıyla .... adına kayıtlı olduğu, dayanak 13 Temmuz 314 tarihli tapu kaydında ... ve ... kızı ... ... ’ye ilişkin bilgilerin yer aldığı, davacı Vakıflar İdaresi’nin ... oğlu ... hakkında da gaiplik kararı verilmesini ve taşınmazdaki haciz şerhinin terkinini talep ettiği anlaşılıp, taşınmaz mutasarrıflığının ve gaip olup olmadığının tespiti, kimin lehine konulduğu belirtilmeyen 28.12.1948 tarihli haciz şerhinin tarihi nazara alındığınında kaldırılması gerektiği-
Ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisi son bulduğundan dava tarihinden önce ve gerekçeli kararın tebliği tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalıların mirasçılarının davaya dahil edilmesi veya mirasçılarından alınan vekaletname ibraz edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
Borçlunun itirazında, tarafı yanlış göstermesi hatta hiç bildirmemiş olmasının icra hukuku anlamında sonuca etkisinin olmadığı- Mahkemece, İİK. mad. 169/a-1 uyarınca, taraflar duruşmaya çağrılıp iddia ve diyecekleri sorularak borca itirazın değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken,” ...davanın HMK. mad. 114/1-d, 115/2 uyarınca usulden reddine” karar verilmesinin hatalı olduğu-
Açılmış ve görülmekte olan bir davada ıslah yoluyla da olsa taraf eklenmesinin mümkün olmadığı- Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında gerek mahkemesince, gerek Yargıtay'ca temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
Dava dilekçesinde davalı gösterilen kişi ile dilekçede hatanın düzeltilmesi suretiyle davalı gösterilen kişinin ad ve soy ad benzerliği nazara alındığında tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı; düzeltilerek davalı olarak gösterilen kişi yönünden davaya devam edilmesi gerektiği-
Takipte borçlu tarafın iş ortaklığı olarak gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgı olarak kabul edilerek, mahkemece takibin iş ortaklığını oluşturan şirketlere yöneltilmesi için süre verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin giderilmesi halinde işin esasının incelenmesi, aksi taktirde şikayetin usulden reddi gerekir iken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İpotek verenler hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, ancak İİK'nun 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan asıl borçluya takibin yöneltilmediğinin görüldüğü, Yasa hükmüne aykırı olan bu eksikliğin mahkemece re'sen nazara alınması gerekmekte olup İİK'nun 16/2. maddesi gereğince takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebileceği-