Paranın verildiğine ilişkin belgede, veriliş nedeniyle ilgili olarak herhangi bir açıklık bulunmuyor ve parayı verenin ileri sürdüğü hukuksal neden parayı alanca reddediliyor ise, belgeye konu paranın kendisince ileri sürülen nedenle verilmiş olduğunu kanıtlama yükümünün, parayı verene ait olacağı–
İtirazın iptali davalarında; davacı alacaklının (bankanın) «hesabın katedildiği tarih itibariyle», anapara + uygulanan akdi faiz + fer’ilerinden oluşan toplam alacağı bulunduktan sonra, bu alacağa «temerrüt tarihine kadar» akdi faiz ve banka sigorta muamele vergisi (BSMV) «faizin gider vergisi» eklenmek suretiyle (akdi faiz ve BSMV. kat tarihindeki alacak ile kapitalize edilerek) alacaklının «temerrüt tarihindeki» asıl alacağı saptandıktan sonra, bu miktara, temerrüt tarihinden sonra «takip tarihine kadar» temerrüt faizi ve faizin BSMV’si hesaplanarak (bu arada varsa borçlunun ödemeleri öncelikle BK’nun 84. maddesi (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca faizden mahsup edilerek) «takip tarihindeki» toplam alacak miktarının tesbit edilmesi (bilirkişiden bu ilkeler çerçevesinde rapor alınması) -ve varsa; kefillerin sorumluluğunun kefalet limiti ile kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olduğu da gözetilerek- takipten sonra «asıl alacağa» BK. 104/son (şimdi; TBK. mad. 121/3) uyarınca temerrüt faizi işletilmesine olanak sağlayacak şekilde karar verilmesi gerekeceği-
Çekin ibraz edilmemiş olması halinde hamilin keşideciye karşı kambiyo hukuku çerçevesinde çeke dayalı müracaat hakkının düşeceği ancak bu durumda TTK. 730 (şimdi; Yeni TTK. mad. 818) ve 644. (şimdi; Yeni TTK. mad. 732) maddeleri çerçevesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği–
Ödeme emrin alan borçlunun hem «icra dairesinin yetkisi»ne ve hem de «borcun esasına» itiraz ederek takibi durdurmuş olması halinde, davacı alacaklının açtığı «itirazın iptali davası»nda hem «borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını» ve hem de «borçlunun borcun esasına yönelik itirazının kaldırılmasını» istemesi gerekeceği, aksi taktirde, «icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın kaldırılması» istenmeden açılan «itirazın iptali davası»nın dinlenmeyeceği–
Akdi ilişkinin davalı tarafından inkâr edilmemiş olması halinde, bir miktar para alacağına ilişkin icra takibinin BK. 73 (şimdi; TBK. mad. 89); HUMK 10 (şimdi; HMK. 10) uyarınca alacaklının ikametgâhında yapılabileceği ve ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasının alacaklı tarafından aynı yerde (kendi ikametgâhının bulunduğu yerde) açılabileceği–
Yabancı para alacağına dayalı takiplerde, borca itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası sonucunda % 40 (şimdi; %20) tazminata yabancı para üzerinden değil takip konusu yabancı paranın takip tarihindeki -döviz satış kuruna göre- Türk parası karşılığı üzerinden hükmedilmesi gerekeceği–
Garanti sözleşmesinde kefalette olduğu gibi limit gösterme zorunluluğu bulunmamakta ise de, belirsizliğin garantisi olamayacağından, sözleşme düzenlenirken garanti eden kişinin, garanti ettiği edimin ne olduğunu bilmesi ya da bilebilecek durumda olması gerektiği, aksi halde sorumluluğunun bulunmayacağı–
Eser sözleşmelerinde yapılan eserin ücretinin önceden kararlaştırılmamış olması halinde sözleşmenin yine geçerli olacağı ancak eserin yapılan işin bedelinin işin yapıldığı tarih ve raice göre bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerekeceği–
Borçlunun «itiraz sebepleri ile bağlı olduğu» kuralının sadece «itirazın kaldırılması» talebinin incelendiği icra mahkemesinde (tetkik merciinde) uygulanacağı, mahkemede görülen «itirazın iptali» davalarında borçlunun daha önce bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini ileri sürebileceği–
Yüklenicinin iş bedelinin ne olduğunu ve bu iş için nasıl bir bedel kararlaştırıldığını isbatla yükümlü olduğu, iş bedelinin ödendiğini isbat yükünün ise davalı borçluya düştüğü–