İİK’nun 45. maddesinde «rehin tutarının borcu ödemeye yetişmemesi halinde alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebileceği»nin öngörülmüş olduğu–
Asıl borçlu ile beraber, borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine -MK. 887 uyarınca- ihbar yapılmadıkça, ipotek borçluları için borç muaccel olmayacağından, bu kişiler hakkında ipotekli takip yapılamayacağı-
İtirazın iptali davalarında; davacı alacaklının (bankanın) «hesabın katedildiği tarih itibariyle», anapara + uygulanan akdi faiz + fer’ilerinden oluşan toplam alacağı bulunduktan sonra, bu alacağa «temerrüt tarihine kadar» akdi faiz ve banka sigorta muamele vergisi (BSMV) «faizin gider vergisi» eklenmek suretiyle (akdi faiz ve BSMV. kat tarihindeki alacak ile kapitalize edilerek) alacaklının «temerrüt tarihindeki» asıl alacağı saptandıktan sonra, bu miktara, temerrüt tarihinden sonra «takip tarihine kadar» temerrüt faizi ve faizin BSMV’si hesaplanarak (bu arada varsa borçlunun ödemeleri öncelikle BK’nun 84. maddesi (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca faizden mahsup edilerek) «takip tarihindeki» toplam alacak miktarının tesbit edilmesi (bilirkişiden bu ilkeler çerçevesinde rapor alınması) -ve varsa; kefillerin sorumluluğunun kefalet limiti ile kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olduğu da gözetilerek- takipten sonra «asıl alacağa» BK. 104/son (şimdi; TBK. mad. 121/3) uyarınca temerrüt faizi işletilmesine olanak sağlayacak şekilde karar verilmesi gerekeceği-
Genel haciz yoluyla ilamsız takiplerde borçlunun icra dairesine süresi içinde yaptığı itiraz ile durmuş olan icra takibinin alacaklının mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda veya -İİK. 68, 68a’daki belgelerden birine sahip olması halinde- icra mahkemesinden itirazın kaldırılması konusunda karar alarak takibin devamını sağlayabileceği–
Davacının icra takibinde «dövizin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden» bulunmuş olması halinde mahkemece talep olmadığı halde «takip tarihindeki TL karşılığı üzerinden» şeklinde karar verilemeyeceği–
Borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlunun borcunu şahsen ifaya mecbur olmadığı, borcun üçüncü bir kişi tarafından borçlunun bilgisi dışında da ödenebileceği, üçüncü kişinin ödeme nedeniyle alacaklıyı tatmin ettiği miktar nisbetinde alacaklının haklarına halef olacağı–
Garanti sözleşmesinde kefalette olduğu gibi limit gösterme zorunluluğu bulunmamakta ise de, belirsizliğin garantisi olamayacağından, sözleşme düzenlenirken garanti eden kişinin, garanti ettiği edimin ne olduğunu bilmesi ya da bilebilecek durumda olması gerektiği, aksi halde sorumluluğunun bulunmayacağı–
Faturanın altının imzalanmış olmasının -o yörede, bu konuda yerleşik ticari örf ve teamül olması koşuluyla- faturanın kapatıldığını ve bedelinin alındığını, buna karşın üstünün imzalamış olmasının faturanın açık bırakıldığı ve bedelinin ödenmemiş olduğunu göstereceği–