Dava konusu çek zamanaşımına uğradığından kambiyo hukukundan kaynaklanan hakların yitirilmiş olacağı- Bu durumda temerrüt tarihinin BK.’ nun 101. maddesi hükmüne göre belirlenmesi gerektiği- Takipten önce temerrüt ihtarı çekilmemişse temerrüdün takiple oluşacağı ve çek bedeliyle takipten itibaren işleyecek faize hükmedilmesi gözetilmemesi, çek tazminatı ve banka komisyonlarına da hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, takip talebinde istenen %85 oranındaki faizin dayanaklarının gösterilmemesinin ve mahkemece de bu konuda araştırma ve tartışma yapılmamasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kredi alacağının tahsili istemiyle girişilen icra takibine ilişkin verilen itirazın iptali kararı, hüküm tarihinden on seneden fazla zaman geçtikten sonra tebliğ edildiğine ve davalı da zamanaşımı savunmasında bulunduğuna göre, mahkeme kararının zamanaşımı nedeni ile bozulması gerekeceği-
İtirazın iptali davaları, icra takibine konu edilen ve itiraz edilmesi nedeniyle hakkındaki takip duran alacak miktarına yönelik olarak açılır. Yanılgı sonucu daha az miktar için dava açılması halinde dava edilmeyen miktarın ıslahla artırılması mümkün ise de, icra takibine konu edilmeyen bir alacak için ıslahla dahi olsa müddeabih artırılamaz, ıslah yapılsa dahi böyle bir istem dikkate alınamaz. Açıklanan bu olgu dikkate alındığında, zarar hesabı yapılırken KDV yönünden talep aşılarak zarar hesabı yapılamaz. Ayrıca haksız fiillerde zararın, dava tarihine göre değil, haksız fiilin meydana geldiği hasar tarihindeki fiyatlara göre belirlenmesi gerekir-
Ticaret şirketlerinin, doğrudan ticari amaçla ya da işletmenin iç ihtiyaçlarını karşılama amacıyla olup olmadığına bakılmaksızın bütün hukuki ilişkileri ticari faaliyet kapsamında olup, özel hayatlarına ilişkin bir işlemin söz konusu olmayacağı, bu nedenle, tüketiciler için düzenlenen yasa hükümleri kapsamına alınmalarının olanaklı olmayacağı-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenip, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı sonucuna varılırsa davanın esastan incelenmesi, icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa davanın bu nedenle reddi gerekirken bu yönün gözetilmemiş olması hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı akdi ilişkiyi inkâr etmiştir. Bu durumda davacının iddiasını kesin delillerle kanıtlaması gerekir. Fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkiyi kanıtlamaya yetmez. Ancak davacı delil olarak konaklama belgelerini de ibraz etmiştir. Mahkemece bu konaklama belgeleri altında imzası bulunan rehberlerin dinlenilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Senedin ihdas nedenini talil ettiği için ispat külfeti kendisine düşen davalı cevap dilekçesinde “her türlü yasal delil” demek suretiyle yemin deliline de dayandığından, mahkemece yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön göz ardı edilerek oluşturan kararın hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar tacir olduğundan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/e maddesinde tanımlanan tüketici kapsamında kabul edilemez. Bu durumda davaya genel mahkemelerde bakılması gerekirken, görev yönü düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Yetkili icra dairesinde gönderilen ödeme emrine itiraz vaki olmadan açılmış olan davanın, açıldığı tarih itibarıyla koşullarının gerçekleşmemiş olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-