Faiz oranlarının bankaca kredi borcuna uygulanmasına olanak sağlayan sözleşme hükmü tarafların serbest iradeleri ile oluşturulduğundan bu durumun BK.’ nun 19 ve 20. maddelerine aykırılık teşkil etmeyeceği; ancak sözleşme uyarınca, bankanın tek taraflı iradesine bırakan faiz oranını artırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında objektif iyi niyet kuralları içinde davranılması gerektiği- Bankanın fahiş kazanç amacıyla faiz oranını haklı görülmeyecek bir oranda yükseltmesi objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı bu durumda, bankanın kendisine duyulan güvene aykırı bir davranışta bulunup bulunulmadığının saptanması gerektiği-
Dava konusu kredi kartı üyelik sözleşmesinde kefalet limiti yazılı olmadığı gibi kefilin sorumlu olduğu miktar da sözleşme içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda davalıyı bağlayıcı geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilemeyeceğinden davanın reddi gerekeceği-
Davalı cevap dilekçesinde, davacı tarafça delil olarak dayanılan bir kısım irsaliyeler altındaki imzaların kendisine ait olmadığını, bir kısmında ise imzasının bulunmadığını savunmuş ve bu yönde araştırma ve inceleme yapılmasını istemiştir. Kural olarak fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkinin kanıtlanmasına ve malın teslimine ilişkin kanıt oluşturamaz. Bu durumda mahkemece davalının kabul etmediği irsaliyeler yönünden araştırma ve imza incelemesi yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı taraf, satım protokolünü fesih etmiş olduğundan, protokol uyarınca ödemesi gereken avans tutarı, artık bir miktar para borcu olarak kabul edilemez ve BK. nun 73 maddesi hükmüne göre yetki itirazı çözümlenemez. Bu durumda mahkemece, öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın İİK. nun 50 maddesi yollaması ile HMK’da öngörülen yetki kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi, icra dairesinin yetkisizliği sonucuna varılırsa, itirazın iptali davasının bu nedenle reddi, icra dairesinin yetkili olması halinde, mahkemenin yetkisine yapılan itirazın incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir-
Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunun sonuç bölümünde de belirtildiği gibi, imza incelemesinin belge aslı üzerinde yapılması gerekirken, mahkemece dava konusu kredi sözleşmesinin fotokopisi üzerinden yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporuna göre, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı, akdi ilişkiyi inkâr etmiş ve dosyaya sunulan “irsaliyeli faturalar altındaki imzaların kendisine ait olmadığını” savunmuştur. Kapanış tasdiki bulunmayan davacı defterinin kendisi lehine delil oluşturmayacağı gözetilerek, mahkemece irsaliyeli faturalardaki imzaların davalıya ait olup olmadığı konusunda imza incelemesi yapılması ve davacıya akdi ilişkiyi kesin delillerle ispat olanağı tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Borçlu hem icra dairesinin, hem de mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda, mahkemece İİK.’ nun 501. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön incelenmeksizin sadece mahkemenin yetkisine yönelik itiraz incelenip işin esasına girilerek yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Yetkisiz icra dairesinde yapılan takibe karşı açılan itirazın iptali davası, “dava şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir. Hal böyle olunca; vekâlet ücretinin belirlenmesinde hüküm tarihindeki AAÜT’ nin 7/2. maddesinin uygulanması gerekeceği-
Karşılıklı taahhüt içeren sözleşmelerde taraflardan biri mütemerrit olduğu takdirde diğeri borcun ifası için uygun süre verip karşı yana bildirir ve verilen süre içinde borç ifa edilmezse diğer seçimlik hakkını kullanabilir. Ancak sözleşmede ifa günü kesin olarak kararlaştırılmış olursa, bu durumda süre tayinine gerek olmadan yasal seçimlik hakkını kullanabilir. Somut olayda da ifa günü kesin olarak kararlaştırılmıştır. Açıklanan nedenlerle süre verilmeden sözleşmeden dönülmesinin ve verilen paranın istenmesinin mümkün olacağı-