Mahkemece yapılan yargılama sonunda; kararın dayandığı delilere gerektirici sebeplere ve özellikle sözleşmede kefil için ayrı bir sorumluluk miktarı(kefalet limiti) gösterilmemiş ise de, kredi limitinin kefalet limiti olarak kabulünde, İİK’ nun 45. maddesindeki düzenlemenin kredi borcunun teminatı için ipotek veren kefil için uygulanamayacağının kabulünde ve kefilin takipten önce temerrüde düşürülmediği gözetilerek, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ile sorumlu tutulmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı taraf, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi kabul etmiştir. Bu durumda, ihtilafın para borcunu içerdiği ve BK.’ nun 89/1 ve HMK’ nun 10. maddesi hükmü gereğince alacaklı davacının ikametgâhı icra dairesi ve mahkemelerinin de yetkili olduğu gözden kaçırılarak yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesinin, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Kararın tavzihi, hükmün icrasına kadar istenebilir. Kesinleşmenin gerçekleşmiş olması tavzihe engel oluşturmaz. Bu nedenle vekâlet ücretinin yazımında yapılmış olan maddi hatanın, kesinleşmeden sonra da tavzih yoluyla düzeltilecebileceği-
Uyuşmazlık, kira bedelinin uyarlanması davası sonunda verilen mahkeme kararına dayanılarak eksik yatırılmış olan kira bedeline ilişkindir. 12.11.1979 gün, 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kira tespitine ilişkin mahkeme kararı kesinleşmedikçe, önceki kira bedelinin yürürlükte olduğu düşünülmeden, mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Taraflar arasında vade farkı talep edilebilmesi, yanlar arasında “vade farkı alınacağına” ilişkin bir sözleşme bulunması ya da vade farkı uygulanması yönünde teamül olması koşuluna bağlıdır. Alacaklı yanca tek yanlı olarak düzenlenen faturalarda bulunan vade farkı alınacağına ilişkin kayıtlar sözleşme niteliğinde değildir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Hükmedilen meblağ içinde fatura bedelinin yanı sıra, gecikme zammı da bulunmaktadır. Gecikme zammı faiz niteliğinde olup, gecikme zammına takip tarihinden itibaren faiz yürütülecek şekilde hüküm kurulmasının, BK.’ nun 121/son maddesine aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Banka kredi sözleşmesinden doğan alacak likit nitelikte olduğundan, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı yanca hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Bu durumda mahkemece İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Faturadan doğan alacağın likit olduğu gözetilerek, talep doğrultusunda, davacı yararına İİK.’ nun 67/2. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile “davacının tazminat isteminin reddi”ne karar verilmiş olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-