Tellallık akdinde her iki tarafın imzalarının bulunması şart olup, dayanılan belge sadece davalının imzasını taşıdığından geçerli bir tellallık sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceği, tellallık ücreti için yapılan takibe itiraz üzerine, itirazın iptalinin istenemeyeceği-
Davacının takip talebinde ve dava dilekçesinde gecikme tazminatı istemediği, salt “işlemiş ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %12 faiz istediği” gözetilmeden, HUMK. nun 74. maddesine aykırı biçimde istem aşılarak davalıdan ödemede gecikilen günler için takip tarihinden itibaren aylık %10 gecikme tazminatı alınmasına karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Takibe konu kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan tazminat miktarı, davacı kurum tarafından düzenlenen Kaçak Elektrik Tarifesinde yazılı usullere göre belirlenmiş olup, bu hesaplama şeklinde aboneler için uygulanan yöntemden farklı ve cezalı bir hesaplama şekli benimsenmiştir. Kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan elektrik bedeli yanında, 6183 sayılı yasa’da öngörülen oranlarda gecikme zammı hesabı yapılarak bunun üzerinden KDV belirlenip hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulmasına neden olur-
Tarafları tacir olan davada uyuşmazlığın çözümü için ticari defterlerin incelenmesi gerekeceği- mahkemece talep edilmesine rağmen davalı defterinin incelenmeden hüküm kurulmasının hükmün bozulmasını gerektireceği-
Davacı, işlemiş faiz alacağını harç yatırarak dava konusu yaptığına göre, bu davadaki müdeabbihin, asıl alacağın faizi değil ayrı bir alacak niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Asıl alacaktan bağımsız olarak ayrı dava açıldığına göre, dava konusu miktara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, mahkemece bu istek bölümünün reddinin doğru olmayacağı-
Mahkemece her ne kadar işlemiş faize hükmedilmişse de, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşüp düşmediği dosyadaki belgelerden anlaşılamamaktadır. Bu durumda davalının temerrüt ihtarı ile takip tarihinden önce temerrüde düşüp düşmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İspat yükünün, tarafların davadaki sıfatlarıyla da bir ilgisi yoktur. İlamsız icra takibine ve eldeki davaya konu alacak, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Şu durumda, haksız eylem savında bulunanın(davalının) ispat yükümlülüğü söz konusudur. Mahkemenin red gerekçesi yerinde değildir. Somut olayda her iki tarafta ceza dosyasındaki delillere dayanmıştır. Mahkemece, anılan dosya getirtilmeli, davacının sorumluluğu bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve sabit görüldüğü takdirde zararın kapsamı saptanmalıdır. Karar bu bakımdan doğru bulunmamış ve hükmün bozulmasına neden olmuştur-