Faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davasında; davalı, yargılamaya katılmayarak davayı inkâr etmiş sayılacağı, icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde ödeme def’inde bulunan davalının bunu yazılı delille kanıtlaması gerekeceği, bu durumda mahkemenin, “ispat külfetinin davalıda olduğunu” belirterek “ödemeye ilişkin delilleri sunması konusunda” meşruhatlı davetiye çıkararak, oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava, eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı arsa sahibinin icra takibine koyduğu miktar taraflar arasındaki... tarihli düzenleme şeklinde yapılan ek sözleşmenin 14. maddesinde belirtilen TBK.’nun 158/son maddesine uygun dönme cezasıdır. Davalı yükleniciler sözleşmeden dönmediklerinden, başka bir anlatımla, sözleşme henüz yürürlükte bulunduğundan bu ceza talep edilemez. Bu durumda “davanın reddine” karar verilmesi gerekirken, kabulü doğrultusunda karar oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Davacı icra takibi sırasında kaçak elektrik bedeli yanında tutanak tarihinden takip tarihine kadar gecikme faizi de istemiştir. Dairenin gecikme faizine hükmedilmesinin doğru olmadığı şeklinde bozması üzerine mahkemece bu defa bozmaya uyularak gecikme cezası konusundaki istem reddedilmiş ancak asıl alacağa takip tarihinden faiz yürütülmesine karar vermiştir. Oysaki davacının takip talebindeki gecikme faiz istemi olay tarihinden takip tarihine kadar yasal faiz istemini de kapsar bir talep olduğundan asıl alacağa olay tarihinden faiz yürütülmelidir. Bu yönün gözetilmemesi doğru değilse de anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK’ nun 438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
Elektrik enerji bedelinden abone ile birlikte kullanıcı müştereken ve müteselsilin sorumlu olacaklarından, mahkemece davalının dava konusu yerle ilgili aboneliği varsa sözleşmesi ibraz ettirilerek, sözleşmesi yoksa, davalının kullanıcı olup olmadığı sorgulanarak, oluşan sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası sonuçlanıp kesinleşmeden tasarrufun, iptali davasının esası hakkında karar verilmesi mümkün değildir. İtirazın iptali davası, tasarrufun iptali davası için ön mesele teşkil eder. Mahkemece itirazın iptali davasının sonuçlanmasının ve verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesi ve ondan sonra tasarrufun iptali davasının incelenip, oluşacak sonuca göre karar gerekeceği-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, İİK. nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın sonuçlandırılması gerekeceği-
Gecikme zammı “faiz” niteliğinde olup, gecikme faizine takip tarihinden sonra temerrüt faizi uygulanacak şekilde hüküm kurulmasının BK. nun 104/ son maddesine aykırı olacağı-
Taraflar tacir olduğundan, 4077 s. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3/e maddesinde tanımlanan tüketici kapsamında mütalaa edilemeyeceğinden, uyuşmazlığın genel mahkemelerin görevi dâhilinde olacağı-
Hükme esas alınan bilirkişi ilk ve ek raporu, yeterli incelemeyi içermediği gibi, Yargıtay denetimine de elverişli bulunmamaktadır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış ise de, ticari defterin ispat kuvvetini düzenleyen TTK. nun 82 ve devamı (şimdi; HMK.’nun 222.) maddelerinde öngörülen hükümler irdelenmediğinden, mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Davalı, davaya karşı verdiği cevap ve diğer dilekçelerinde “borcu ödediğini, borçlu olmadığını” beyan etmiş olup, akdi ilişkiyi kabul etmiştir. Bu durumda davada ispat külfetinin, ödeme definde bulunan davalı yanda olduğu gözetilip, ödemeye ilişkin delilleri sorularak ve gerektiğinde ticari defterleri incelenip ve tüm deliller birlikte değerlendirilip karar verilmesi gerekeceği-