Davalı şirketin hükümden sonra iflas ettiği anlaşılmaktadır. HUMK.’ nun 194. maddesi uyarınca “acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ya da davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplantısından 10 gün sonra devam olunabilir.” Mahkemece anılan yasa hükmü doğrultusunda işlem yapılmak üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Dava, kasko sigortalı aracın çalınması nedeniyle alacak talebine ilişkindir. Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre sigortacı, hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını sigortalıya bildirmek zorundadır. Sigortacı aleyhine açılan davalarda, sigortacının temerrüde düşürülüp düşürülmediğinin belirlenmesi gerekir. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan, “makul süre içinde ödeme yapıldığı, temerrüdün oluşmadığı” gerekçesiyle “faiz talebinin reddine” karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Alacaklının yetkili icra müdürlüğünde ödeme emrini tebliğe çıkartma işleminden borçluya karşı takibi sürdürme iradesinin varlığı anlaşıldığı, yargılama aşamasında da bu iradenin alacaklının, borçlunun itirazın reddine karar verilmesini istemesinden devam ettiği anlaşıldığına göre, bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Kredi kartı sözleşmesindeki yetki kaydına ilişkin bölüm boş bırakıldığından, takibin borçlunun ikametgâhında yapılabileceği-
T.T.K.’nun 84. (şimdi; HMK.’nun 222.) maddesi uyarınca usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın, ticari defter içeriği sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinden, taraflarca mahkemeye sunulmasına rağmen bilirkişi incelemesinde dikkate alınmayan davalı defterinin mahkeme kararında değerlendirilmemesinin bozmayı gerektireceği-
BK.’ nun 101. maddesine göre borcun ifa edileceği gün taraflarca müttefikan belirlenmemişse, borçlunun ancak alacaklının ihtarı ile temerrüde düşecegi-
İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Bu husus dava şartıdır. Mahkemece icra dairesinin yetkisine yönelik bir inceleme yapılmadan mahkemenin yetkisine yönelik itiraz reddedilip işin esasına girilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak likit olup itirazında haksız çıkan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
TMK.’nun 6. maddesi uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat ile yükümlüdür. Buna göre davacı alacağını kanıtlamak zorundadır. Mahkemece davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, davalının defteri incelenememiştir. Davacı defterlerinin kapanış tasdikleri bulunmadığından davacı lehine tek başına delil teşkil etmeyeceği TTK.’nun 85. maddesi hükmü gereğidir. Bu durumda mahkemece tarafların iddia ve savunmaya yönelik tüm delilleri toplanıp, davalı defteri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak, deliller hep birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
İcra takibinden önce borçlunun temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından, işlemiş faiz talebinin reddi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-