Dosyaya bir örneği sunulmuş olan Ticaret Sicil Gazetesi içeriğinden, takip ve dava tarihi itibarı ile dava dilekçesinde “davalı” olarak gösterilen şirketin tüzel kişiliğinin olmadığı anlaşılmakla, tüzel kişiliği olmayan şirket aleyhine dava açılamayacağı-
Davacı tarafa verilen kesin süreye rağmen davalının kredi kartıyla harcama yaptığını gösterir imzasının bulunduğu veya şifre kullandığını belgeleyen slipi ibraz etmemesi, davalının da bir belge imzalayıp iptal işleminin yapıldığı beyanı ve bu beyanın, işyerinin bankaya gönderdiği yazıda kredi kartı sahibine alacak kaydedilmesi istediği listede alacağın bulunması karşısında, “ispat edilemeyen davanın reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı bir kamu idaresinin avukatlığını yapmakta olup, almış olduğu eğitim ve ifa ettiği meslek dolayısıyla kredi kartı kullanmanın sorumluluğunu en az günlük hayatta kredi kartı kullanan diğer bireyler kadar bilen veya bilmesi gereken bir konumdadır. Kendisiyle ilgili yaptığı hukuki işlemlerin içeriği hakkında fikir ve bilgi sahibi olmanın ötesinde, bir kamu idaresinin tarafı olduğu hukuki işlemlerin dahi takibini yapmakta ve sorumluluğunu üstlenmekte olup, bu işi de meslek edinmiştir. Bu nedenle bir avukatın, kullandığı kredi kartından doğan borçtan ama olmasını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılmasıdır-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıdan talep edilebilecek miktar saptanmış olmasına ve mahkemece itirazın bu miktar üzerinden iptaline karar verildiği halde, “takibin bu miktarı aşan meblağla devamına” karar verilmiş olmasının yerinde olmayacağı-
Davalının akdi ilişkiyi kabul ettiği durumlarda, davacının ikametgâhında “itirazın iptali davası”nın açılabileceği-
Kurumu zarara uğratma, niteliği itibarı ile haksız eylem olup, haksız eylemin ve zararın olup olmadığı yapılacak yargılama sonunda belirleneceğinden, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmayacağı-
İsticvap işleminden sonra ‘ödemelerin borca yönelik olduğu kanaatine varılması halinde defterlerinde ödeme kaydı görünen davalıya TTK’nun 83.maddesi uyarınca tamamlayıcı yemin verilmesi’ gereğine de işaret edilmiş ise de; aşağıda açıklanan şekilde yerine getirilecek isticvaptan sonra ortaya çıkacak hukuksal durum ne şekilde olursa olsun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü açısından hukuken nihai bir sonucu ortaya koymaya her halükarda yeterli olacağından; somut olayda TTK’nun 83.maddesi çerçevesinde tamamlayıcı yemine başvurulmasına yer ve gerek bulunmadığı-
İlamsız icra takibinden önce temerrüdün gerçekleşmesi halinde, asıl alacak ile temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi miktarları ayrı ayrı gösterilmek ve toplamı üzerinden harcı yatırmak suretiyle talepte bulunulabileceği gibi, asıl alacağa takipten önce gerçekleştiği iddia edilen temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi şeklinde de talepte bulunulabilmesini engelleyen bir yasa hükmü mevcut değildir. Kaldı ki, takipten önce temerrüdün oluşmadığının saptanması halinde, temerrüdün takiple gerçekleştiğinin ve talep edilen asıl alacağa takip tarihinden ödeme tarihine kadar faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davaya konu cep telefonlarının davacı tarafından alındığı ve davacının istemi üzerine dava dışı kişi tarafından kredi kartları sliplerinin imzalandığı anlaşıldığına göre, davacının eldeki bu davayı açması, TMK’ nun 2. maddesinde düzenlenen; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bu hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklinde açıklanan iyiniyet kuralı ile bağdaşmamaktadır. Bu duruma göre, mahkemece “davanın reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının icra takibinden önce borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine muacceliyet ihbarı göndermediği anlaşıldığından, “muaccel olmayan bir alacak için takip yapılmasının M.K. nun 887. maddesine aykırı olduğu” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-