5464 sayılı Yasa sadece Banka Kartları ve Banka Kredi kartlarına ilişkin sözleşmeler bakımından kefilin sorumluluğu, adi kefalet hükümlerine göre belirlediğine göre, bu kapsamda bulunmayan genel kredi sözleşmesine kefalet bakımından, adi kefalet hükümlerine göre karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Yerel mahkeme “davalının 8 gün içinde itiraz etmediği” gerekçesiyle hüküm oluşturmuştur. Oysa fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkinin kanıtını oluşturmaz. Bu itibarla her şeyden önce davacının davalıya mal satıp teslim ettiğini kesin delillerle kanıtlaması gerekir. O halde mahkemece mal teslimine ilişkin kargo üzerinde durulup, tarafların tacir oldukları gözetilerek, ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davalının gerek itiraz dilekçesinde gerekse de davalı vekilinin yargılama sırasındaki savunmaları, toplanacak tüm delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptali davasında, davacı davalıya banka havalesi ile borç olarak gönderdiği paraların ödenmediğini; davalı ise gönderilen paraların daha önceden verilen ödünç paraların ödenmesine ilişkin olduğunu savunmuştur. Davalının bu savunması gerekçeli inkâr niteliğindedir. Bu durumda ispat yükü davacıya aittir, davalıya ait değildir. Somut olayda, davacının dayandığı banka dekontlarının bazıları davacının iddialarını doğrulamaktadır. Bu durumda bu havaleler için davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece Dairemizin bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira bozma kararında da açıkça belirtildiği gibi, ipotek borçlusu hakkındaki talep koşulları gerçekleşmemiştir. İpotek borçlusu ile asıl borçlu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan ipotek borçlusu yönünden dava koşulları oluşmadığına göre, mecburi dava arkadaşlığı olan asıl borçlu yönünden de buna bağlı olarak takip ve dava koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, bu yön üzerinde düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, gecikme zammı “faiz” niteliğinde olduğundan, mahkemece takip tarihinden sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm oluşturulması, BK.’ nun 104/son maddesine aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptali davalarında hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğinin belirlenmesi halinde İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenmelidir. Yargılama sırasında borcun kabul edilmesi, başka bir anlatımla borç yönünden itiraz bulunmadığının bildirilmesi, dava tarihinde görevli olan mahkemenin görevini etkilemez. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yanılgılı gerekçelerle “görevsizlik kararı” verilmesi, usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Alacağın yabancı para cinsinden tahsilinin talep edilmesi mümkün olsa dahi, söz konusu tazminatın yabancı paranın icra takip tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığı bulunmak suretiyle tayin ve takdir edilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden, yabancı para üzerinden icra inkâr tazminatının tahsiline imkân verecek şekilde hüküm tesisinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İlamsız icra takibi abone olmadan doğal gaz kullanımından kaynaklanan borca ilişkindir. Haksız eylem niteliğindeki abone olmadan yapılan tüketim için hesaplanan doğal gaz bedeli yanında, 6183 sayılı Yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı hesabı yapılarak bunun da tazminat miktarına ve bu yolla KDV matrahına dâhil edilmiş olması doğru değildir. Bunun yanında takibe konu alacak ticari nitelikte olmadığından ancak yasal faiz ile istenebilir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde yasal faizin üzerindeki 6183 sayılı Yasa faizi, gecikme zammı ve bunun KDV’ si ile birlikte tahsil imkânı verecek şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmayacağı-
İtirazın iptali davasının koşullarından biri de; itirazın alacaklıya tebliği olup; tebligat yapılamadığında, bir yıllık dava açma süresinin işlemeye başlamayacağı-
Açılan itirazın iptali davasında alacağın varlığı ve miktarı çözüme kavuşacağından, aynı alacak için karşı dava olarak menfi tesbit davası açılmasında hukuki yara bulunmayacağı-