İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen faiz oranı ve hesaplamaların, davacı bankaca takip konusu kredi cinsinden kredilere uygulanan fiili faiz oranının daha yüksek olduğuna dair dosyaya herhangi delil sunulmadığı da gözetildiğinde, mahkemece faiz hesabında yıl bölümü hesabı yapılırken yıl bazının 365 gün olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasında ve borç miktarının taraflar arasındaki sözleşmelerdeki hükümler nazara alınarak alacak miktarının tespit edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
Davacı bankanın uzun yıllara sari ilişki sonrasında fazla tahsilat yaptığını kabul ederek iade ettiği bir parayı, sonradan hata ettiği gerekçesiyle talep etmesinin mümkün olmadığı, davacı bankanın davalı hakkında takibe girişmedeki gerekçesi yerinde değil ise de takibinde kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davacının itirazın iptaline ilişkin davasının reddine, davalının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
......... tarihinde 66.758,00 USD’nin davacıya ait döviz hesabına aktarıldığı, aynı tarihte bu hesaptan 62.939,57 USD’nin “Visa tarafından kesinleşen chargeback” açıklamasıyla davacı hesabından çekildiğinin tespit edildiği, davalının sorumlu olduğu miktara ilişkin bu tutarın dosya içinde bulunan ekstre ve tablolardan teyit edildiği, bu durumda davalının sorumlu olduğu miktarın davacının hesabından ters ibraz açıklamasıyla aktarılan 62.939,57 USD olduğu kanaatine varıldığı, alacak hesaplamayı gerektirip bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden likit olmadığı ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerektiği-
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın, davalı şirkete 07.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği; istinaf dilekçesinin ise yasal süre geçirildikten sonra 26.10.2022 tarihinde verilmesi sebebiyle 31.10.2022 tarihli ek karar ile istinaf isteminin süreden reddine karar verildiği, bu ek kararın davalı vekilince istinaf edildiği, istinaf mahkemesince davalı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, istinaf isteminin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar HMK.'nun ilgili hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
Davalının mal tesliminde davacıya 4 adet bono verdiği, mahkemece de isabetli olduğu şekilde bonoların dava konusu borç için verildiği, mevcut bir borç için bono verilmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 133 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince borcun yenilendiği anlamına gelmeyeceği, aksine anlaşma yoksa borç için kambiyo senedi verilmiş olmasının mevcut borcu ortadan kaldırmayacağı; ancak kambiyo senedinde öngörülen vadenin, taraflarca temel ilişkideki edim için de benimsendiğinin kabul edilmesi gerektiği, kambiyo senedindeki vade geldikten sonra alacaklının, ister temel ilişkiye ister kambiyo senedine dayanarak alacak hakkını ileri sürebileceği, somut olayda davacının temel ilişkiye dayalı olarak talepte bulunma hakkı var ise de vadeden önce icra takibine geçilmiş olmakla takibe itirazın haklı olduğu-
Tarafların defterlerinin, 8 adet fatura ve 1 adet iade faturası hariç birbirini doğruladığı, bu durumda davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 8 adet fatura konusu malın davalıya tesliminin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının defterlerinde kayıtlı olmayan iade faturası yönünden iade faturasına konu malın davacıya teslimini ispat yükünün davalıda olduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması nedeniyle lehlerine delil olarak kullanılamayacağı, ........ tarihli alınan bilirkişi raporundan 4.000,00 TL’lik çekin ödeme dekontu ile ödenmiş olduğunun, ayrıca borcun tarafların ticari defterlerini karşılaştıran fark tablosunda bulunan 8 adet fatura karşılığı olan 8.670,11 TL’lik faturalardan kaynaklandığı, bu faturalar içinde bulunan 2.082,38 TL'lik ve 1.600,60 TL'lik faturalardaki imzaların davalıya ait olmadığının Adli Tıp Raporu ile belirlendiği, faturaların tek taraflı düzenlenebilir bir belge olması, davacının fark tablosundaki fatura içeriğindeki ürünleri davalıya teslim ettiği olgusunu ispatlayamaması ve davalı tarafından düzenlenen 09.11.2009 tarihli, 540.00 TL tutarındaki iade faturasının davacıya ait muhasebe kayıtlarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ve dava dışı Belediye Başkanlığı arasında görülen ve temyiz denetiminden geçerek kesinleşen karar içeriğine göre Belediye'nin temerrüde düşürülmesi gerektiğinin belirtildiğine ilişkin istinaf sebebinin ilgili bozma gerekçesi dikkate alındığında yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesinde "Temlik alan ............ A.Ş.'nin .... temlik edilen alacaklarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden de sorumlu olmayacağını, temlik edilen alacağın tahsilini sağlamak için herhangi bir işlem yapmak, kanuni takibe geçmek gibi mecburiyetlerinin bulunmadığı ve vaki olabilecek her türlü gecikmeden sorumlu tutulmayacağını, temlik eden kabul eder" hükmünün yer aldığı, buna göre davalının temlik borçlusunun ödemelerini takip etme, ödemeyi talep etme, temerrüde düşürme, yasal takibe geçme vb. yükümlülüklerinin bulunmadığı ve yine bu nedenlerle vuku bulabilecek gecikmeler nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağının davacı tarafından kabul edildiği, bu düzenlemenin tacir olan tarafları bağlayıcı olduğu, 818 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi uyarınca geçersiz sayılması gerektiği yönündeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davanın reddinin isabetli olduğu-
Davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı bulunduğu, davacının ödediği kira parası ile pazarlama ve kullanım bedellerinin dönemsel ödemeler olduğu, davacı bu ödemeleri sözleşmenin ayakta olduğu döneme ilişkin olarak yaptığından davacının bu kalem alacaklara ilişkin talebinin yerinde olmadığı-
Her iki takibin de tarafları, alacak dayanağı ve miktarı ile ipoteğin paraya çevrilmesi istenen taşınmaz aynı olup ilk takipten vazgeçilmeden, aynı alacak ile ilgili olarak yeniden takip yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi gereğince alacaklının, ipotek ile teminat altına almak istediği tüm alacağını aynı takip dosyasından talep ederek ipoteğin paraya çevrilmesini talep etmesi gerektiği, zira takip konusu taşınmazın satışı gerçekleştiğinde taşınmazda yer alan ipotek çözülmekle teminat oluşturmaktan çıkacağı, ipotek bir kez kullanılmakla artık aynı ya da farklı bir borcun teminatını oluşturamayacağından sırf ipotek şerhinin tapudan fek edilmemesi nedeniyle aynı ipoteğin, borçlunun alacaklı nezdinde doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmayacağı gibi tahsilde tekerrür olmamak üzere takip başlatılmış olmasının da sonucu değiştirmeyeceği dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince takibin mükerrer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İtirazın iptali davasında alacağın esasına yönelik bir inceleme yapılmadığı, itirazın iptali isteminin mükerrer takip gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmakla, kötü niyet tazminatı talep koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı- Davalı ............. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, somut olayda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğine göre, davalılar lehine nispi vekâlet hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Mirasın reddine ilişkin açılan davaların, itirazın iptali davasının açılmasından sonra karara bağlanması- Reddi miras beyanı, yetkili sulh mahkemesine sözlü veya yazılı olarak yapıldığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuracağından, mahkemenin karar sonucunun beklenilmesine gerek olmadığı- Davalılar haklarında yapılan icra takibine itirazlarında "mirasın reddi istemine ilişkin sulh mahkemesinden talepte bulunduklarını" bildirdiğinden, davacı tarafın itirazın iptali davasını açarken, davalıların mirası reddettiğini bilmekte olduğu ve bu dava açıldığı an itibariyle reddi gereken bir dava olup, davanın açıldıktan sonra konusuz kalmayacağı- Davacı vekilinin "davanın konusuz kaldığı ve vekâlet ücreti ile yargılama giderinin davalılar üzerine bırakılması yönünde karar verilmesi gerekeceğine" ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-