Davalının davacı ile dava dışı Irak vatandaşı şahıs arasında niteliği belirtilmeyen menkul mal satım sözleşmesine taraf olup olmadığı- Davalı, davacının göndermiş olduğu parayı Irak'taki alıcısı adına ve aralarındaki sözleşme ilişkisi gereği aldığını savunmuş ve buna ilişkin olarak Arapça düzenlenmiş sözleşme ve tercüme fotokopilerini dosyaya ibraz etmiş olup mahkemece anılan belgelerin aslının getirtilerek HMK 223 hükmüne uygun tercümelerinin yeminli tercüman tarafından dosyaya kazandırılması ve davalı ile dava dışı Irak vatandaşı arasındaki ilişkinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği-
Davanın, satıma konu malların teslim edilmediği iddiasına dayalı ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-
İş sahibinin sistemi demonte hale getirmesinin sisteme müdahale etmek olduğu ve bu durumda kusurlu bulunmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, bilirkişilerce belirlenen hurda bedelinin hesaba katılmasının yerinde olduğu-
Davacı yanca davaya konu takip dışında ayrıca hem ............... İcra Müdürlüğünün ............. E. sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip, ............... İcra Müdürlüğünün .................. E. sayılı dosyasında ise ticari işletme kapsamında taşınır rehinin paraya çevrilmesi yoluyla tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla iki ayrı takip daha yapıldığı, davalı asıl borçlu lehine verilen ipotek ve taşınır rehin bedelinin dosya kapsamına göre davacı yanın alacağından fazla olduğundan 2004 sayılı Kanun'un 45 inci maddesi gereğince alacak rehinle ipotek teminat altına alındığından davalı asıl borçlu şirket yönünden açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu, öte yandan davacı yanca, akdi faizin %36, temerrüt faizinin ise %72 olduğu iddia edilmiş ise de, davacı yanca genel kredi sözleşmesi kapsamında taraflarca kararlaştırılan akdi faizin %36 olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi belgenin dosyaya kazandırılmadığı, ilk derece mahkemesince hem Merkez Bankasına yazılan yazıya göre temerrüt tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinin tarafı olan bankanın fiilen uyguladığı akdi faiz oranının %24 olduğu, sözleşme hükümlerine göre temerrüt faizinin de uygulanan akdi faizin %100'ünün eklenmesi sonucu %48 olacağından bankacı bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ek raporda da bu oranlar üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle davacı yanın takip tarihi itibariyle alacağının tespit edildiği ve davalılardan ............. Gıda ...Şirketi yönünden de .............. tarihli kefaletname dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapıldığından davacı yanın bu kısma yönelik istinafının da yerinde olmadığı-
.................... Tapu müdürlüğünce düzenlenen resmi satış senedinde, davacının devrettiği taşınmaz hisse karşılığı olarak 770.000,00 TL satış bedelinin de davacıya ödediğinin belirtildiği, bu senedin gerek taraflar gerekse resmi memur tarafından imzalanarak onaylandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) 189/3, 200, 201, 203 üncü maddelerinde belirtilen ispat kuralları gereği, davacı tarafın resmi nitelikteki resmi satış senedinin aksine, satış bedelinin kendilerine ödenmediği iddiasın yine kesin delille ispat etmesi gerektiği, bu durumda ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafça kesin bir delil bildirmediği, tanık dinletilmesine davalı tarafça muvafakat gösterilmediği ve dava dilekçesinde yemin deliline açıkça dayanılmadığı gerekçesi ile ispat olunamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, teslim edilmeyip bedeli peşin ödendiği iddia edilen malların bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporunda taraf defterlerinin bir kısmının açılış tasdikleri olduğu halde kapanış tasdiklerinin olmadığı, bir kısmının okunaksız olduğu yönünde tespit ve değerlendirme yapıldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 222' nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, bilirkişi raporundaki tespitlere göre söz konusu şartın karşılanmadığı, davacının iddiasını yasal ve geçerli vasıtalarla ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Daha önce başlatılan takiplerin düştüğü, derdestlik bulunmadığı, dava konusu icra takibinin tahsilde tekerrür olmamak üzere başlatıldığı, davacının 11.12.2015 tarihi itibariyle toplam 754.714,27 TL alacaklı olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 887 nci maddesi uyarınca, borçlu şirket ve ipotek veren üçüncü kişi, borçtan şahsen sorumlu olmayan O. E.' ye ihtarname tebliğ zorunluluğunun yerine getirildiği, davalıların ipotek tutarı olan 400.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu bulundukları gerekçesiyle davanın kabulü ile davalılar (G) Şti., O. Cumhur E., A. E., G. E.'in Ankara 11. İcra Müdürlüğü'nün 2015/........ sayılı takibine yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına, alacağın %20'si olan 80.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine "dair verilen" kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, 2918 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinin (d) bendi uyarınca tescilli araçların noter dışındaki satış ve devirleri geçersiz olup davacının sözleşmeye konu aracın mülkiyetini kazanamadığından davalıdan kira bedeli talep edemeyeceği, bu itibarla, mahkemece, davacının, davalıdan sadece geçersiz harici araç satım sözleşmesi kapsamında ödediğini ispat ettiği 23.000,00 TL'yi talep edebileceği, aynı sözleşmeyle kararlaştırılan kira bedelini ise talep edemeyeceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak kira bedeli bakımından da itirazın iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-
Eldeki davanın, satıştan kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı cevap dilekçesinde; "fatura borcunun davacı şirketin gösterdiği şirket yetkilisinin hesabına ödenmiş olduğunu " iddia ettiği, davacı "davalı tarafından sunulan ödeme belgelerinde ki ödemelerin takibe konu faturanın düzenlenmesinden önceki tarihlere ait olduğunu, bu ödemelerin geçmiş cari borcuna ilişkin olduğunu" beyan ettiği, bu beyanlar ışığında davalı tarafın takibe konu fatura borcunu ödediğini ispat külfeti altında olduğu, itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olması, davalı tarafından "yapılan ödemelerin 15.05.2019, 28.05.2019 tarihli olmalarına karşılık takibe konu faturanın ödeme tarihinden sonra 12.07.2019 tarihli olduğu, davalının ödemelerinin avans mahiyetinde olduğu" yönünde dosyaya yazılı delil sunmadığı ve "yemin deliline dayanmayacağını" beyan etmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulü yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-