Davalı tarafın dava dışı şirketin davacıdan alacağı akaryakıt bedelini ödememesi durumuna yönelik teminat verdiği, o halde borçlu ile davacı arasındaki akaryakıt satış sözleşmesinden doğacak borçlar için davalı tarafından teminat verildiği gözetildiğinde, buradaki teminat beyanının, bağımsızlığını ve asli niteliğini kaybederek feri nitelik yani asıl borca bağlı hale geldiği, bu haliyle davalı tarafından verilen teminat ile teminatın kefalete yönelik olduğu intibaının borçluya verilmiş bulunduğu, keza, teminat veren sözleşme ile bağımsız bir borcu değil, asıl borçlunun sorumluluğunu yüklenmiş olduğundan ikinci ana kıstas bakımından da bir garanti sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceği- Her ne kadar dosya kapsamından elektrik tesisi yapım işinde davalının dava konusu sözleşmeyi yapmakta menfaatinin olduğu kabul edilse dahi bu kıstasın tek başına kesin bir ayırıma imkan vermediği, bu durumda menfaat kıstası diğer kıstaslarla birlikte değerlendirildiğinde dava konusu sözleşmenin garanti sözleşmesi olduğunu göstermeyeceği, teminat verme kıstasına ilişkin olarak; dava konusu yazının amacının borçlu ........ şirketine yönelik olduğunun ve borcun bu borçlu tarafından ödeneceğinin temin edildiğinin açıkça anlaşıldığı, zira verilen teminatın, asıl borçlunun davacıdan aldığı her türlü akaryakıt borçlarını karşılamaya yönelik olduğu, başka bir deyişle bağımsız ve objektif bir sonucun gerçekleşmesine yönelik teminat verilmiş olmadığı, o halde, tüm ana kıstasların uygulanması sonucu davalının teminatının garanti sözleşmesi amacı ile değil kefalet amacı ile verildiği sonucunun ortaya çıktığı, 6098 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin 1 inci fıkrası gereğince de davalının bu iradesinin bir kefalet amacına yönelik olduğunun kabulü gerekeceği- Dava konusu sözleşmenin kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu ve 6098 sayılı Kanun'un 583 üncü maddesi gereğince kefilin sorumlu olduğu miktarın sözleşmede belirtilmemiş olması karşısında kefalet sözleşmesinin bu hali ile geçersiz olduğu anlaşıldığından, mahkemece, anılan hususlar karşısında bu sözleşmeye dayalı olarak davacının dava dışı .......... şirketinin borucunu davalıdan talep edemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yapılan keşif, Belediye'den gelen cevabi yazı içeriği, üçüncü kişi .............. faturaları içeriği hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının takibe ve davaya konu ettiği alacağın kaynağı işi kendisinin yaptığını ispat ettiği, davalının bu çerçevede işin üçüncü bir kişi tarafından yapıldığı yönündeki savunmasını ispat edemediği gözetilerek usuli kazanılmış hak ilkesi doğrultusunda asıl alacak üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Temlik alan davacının temlik eden davalıya karşı temlik edilen alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali talebine ilişkin olarak mahkemece verilen kesin kararda, kararın kanun yararına bozulmasını gerektirecek açık hukuka aykırılığın bulunup bulunmadığı- Kabul edip etmemenin hâkim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamayacağı-
Genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla kefalet imzalarının bulunan davalıların eşlerinin kefalet sözleşmesine rıza gösterdiklerine dair imzaları yoksa da, daha sonra davalı banka ile düzenlenen belgede davalıların eşlerinin banka ile yapılan sözleşmeye muvafakat ettiklerini beyan etmeleri karşısında, sözleşmenin başlangıcındaki eş rızasına dair imza eksikliğini ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması olacağı-
Uyuşmazlık, temlik edilen alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir...
Dava dışı ...na ait taşınmazların satışını vekaleten yapan davalı ve vekilin ortağından taşınmazların bedelinden ibaret alacağın tahsili talebine ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali istemi-
Birliğin sulama kanalından kullanılan su bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi- Usuli kazanılmış hak-
Kâr payı, genel kurulda verilen dağıtım kararından sonra ortaklarca talep edilebilir hale geleceğinden, Kanun'un amir hükmüne aykırı olarak, genel kurulda kâr payı dağıtımına ilişkin karar olmaksızın mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek kâr payını tespit ile ortağa kâr payı vermesi mümkün olmadığı-
Davanın, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-
Uyuşmazlığın, kaçak elektrik tahakkukundan kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-