Müşterek hesaptan para çektiği anlaşılan davalının payından fazlasını davacıya ödemekle yükümlü olduğu ve sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça müşterek hesap sahiplerinin eşit paylara sahip oldukları gözetilmeden “davanın reddine” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Noter satış sözleşmesinde satış bedelinin gerçek değerinden düşük gösterilmesinin taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olmasına sebep olmayacağı- Noterde düzenlenen araç satış sözleşmesindeki bedelde muvazaa yapıldığı iddiasının haricen düzenlenen protokol ile kanıtlanabileceği- Davalı tarafından inkar edilmeyen harici protokole göre davacının aracın satış bedelini ispatlanmış olduğu- Davacı bedelde muvazaayı ve gerçek satış bedelini ispat ettiğine göre, adi yazılı sözleşmedeki bedelin tamamının ödendiğini davalının ispatlaması gerektiği- Noter satış sözleşmesinde yazılı bedelin de davacı tarafından alındığının kabul edilemeyeceği- Satış sözleşmesindeki bedel olan 16.387,00 TL’nin davacı tarafından alındığının kabul edilmesi halinde, elden verilen bedel ve banka aracılığı ile ödenen taksitler ile ve noter satış sözleşmesi üzerinde yazılı bedel dikkate alındığında toplam bedelin adi yazılı satış sözleşmesindeki bedeli dahi geçeceği- Noter satış sözleşmesinde gösterilen bedelin davacı tarafından alındığının kabul edilmemesi, satış bedelinin 16.387,00 TL olarak gösterilmesinin sadece tarafların iradesi dışında, sistemin belirlediği bir bedel olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı akdi ilişkiyi inkâr etmiştir. Fatura akdi ilişkiyi, mal teslimini ya da hizmet alımını tek başına kanıtlayamaz. Davacı satıcı davalıya mal teslimini usulüne uygun delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Bu durumda ispat yükü üzerinde olan davacıdan bu yöndeki delilleri sorulup tüm deliler birlikte değerlendirilerek sonuca gitmek gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi bozma gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İhtiyati tedbir kararının infaz edilmediği icra müdürlüğünce mahkemeye bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece davaya konu alacağın likit olduğu gerekçesiyle davacı aleyhine %40 tazminata hükmedilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz durumunda “dava şartı” olduğundan, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davasında, itirazının haksızlığına karar verilen borçlunun, diğer tarafın talebi üzerine hükmolunan alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına mahkum edileceği, mahkemece, itirazlı olmayan alacak miktarı da dahil edilerek tüm alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, davanın İİK 67/2 maddesine göre açılmış itirazın iptali davası olduğu hususu gözardı edilerek itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin de doğru olmadığı-
Davanın, itirazın iptaline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın zamanaşımına uğramış çekten kaynaklandığı, davacının, yan temel ilişkiye dayandığından ispat külfeti kendisinde olup alacağını her türlü delille kanıtlayabileceği, davacının delil listesinde tarafların ticari defterlerine dayandığı, davalının da davacının ticari defterlerinin incelemesini talep ettiği, defterlerin sahibi aleyhine delil teşkil etme olasılığı bulunduğundan davacının ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe konu fatura “kapalı fatura” olup, kapalı fatura mal bedelinin ödendiğine karine teşkil eder. Bu durumda bedeli ödenmiş faturayı icra takibine konu eden davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmetmek gerekirken, yazılı şekilde tazminat isteminin reddi bozma gerektireceği-
İtirazın iptali davası için İ.İ.K'nunda özel bir yetki kuralının öngörülmediği, bu nedenle yetkili mahkemenin somut olayda HUMK'nun 17. maddesine göre belirleneceği, dolayısıyla mahkemenin, itirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde bakılacağı yolundaki gerekçesinin isabetli olmadığı, icra takibini yürüten icra müdürlüğünün yetkisine borçlu tarafından itirazda bulunulması halinde mahkemece önce bu itiraz incelenip karar verilmesi, icra müdürlüğü ve mahkeme yetkili görüldüğü takdirde uyuşmazlığın esası incelenmesi gerekeceği, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için ön koşulun, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatılmış olması ya da icra takibi başlatılan icra müdürlüğünün yetkisinin itirazsız kesinleşmiş olması olduğu, mahkemece, icra takibinin başlatıldığı icra müdürlüğünün kooperatifin merkezi itibariyle yetkili olmadığından icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-