Davacı vekili delilleri arasında açıkça yemin deliline de dayandığına göre, mahkemece kendisine yemin teklif hakkı hatırlatılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı taraf dosyaya sunduğu Taahhhütname başlıklı yazıda söz konusu çeke ilişkin olarak davacının alacağının kalmadığının belirtildiğinin ve bunun davacı tarafça imzalandığının ileri sürüldüğü, mahkemece bu belge üzerinde durulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, kurulan hükümde; "1-Davanın kabulü ile, davalının Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2012/3334 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 2.637,15 TL asıl alacak üzerinden iptali ile," denildikten sonra sadece " takibin icra masrafları ve vekalet ücreti üzerinden devamına," şeklinde karar verilmesinin infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğu-
Alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için talebin haksız olmasının yanında takibin kötüniyetli olarak yapıldığının da ispat edilmesi gerekeceği-
Davalı yetki itirazında yetkili icra dairesini göstermeyip, yetkisiz icra dairesini bildirdiğinden ortada geçerli bir yetki itirazı bulunduğundan söz edilemeyeceği, hal böyle olunca, somut olay bakımından davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz red edilip, işin esasına girilmesi gerekeceği-
Bozma ilamında sadece işlemiş faiz miktarına itiraz edildiği gözetilerek bu yönde bilirkişi incelemesi yapılması ve icra inkar tazminatının işlemiş faiz miktarı üzerinden hesaplanması gerektiğine işaret edilmişse de mahkemece alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen işlemiş faiz miktarı üzerinden değil yine tüm alacak üzerinden icra inkar tazminatı hesaplanmasının bozmayı gerektirdiği-
Bahse konu ipotek resmi senedin 2. maddesinde ipotek verenin ipotek limiti miktarınca bankaya karşı olan borçlardan dolayı müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun kabul edildiği, bu durumda mahkemece, anılan madde hükmü üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen ve asıl borçlular için uygulanma durumu olan İİK'nun 45. maddesi hükmü gerekçe yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Borçlu usulüne uygun bir şekilde gösterilmemiş olduğundan işin esasına girilmeksizin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekeceği-