Taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinde, cezai faizin uygulanması için gerekli olan oranın sözleşmede yazılı olmadığı, bu durumda davalı bankanın cezai faiz talep edemeyeceği mahkemenin de kabulünde ise de; bankanın "ana para borcu ile o tarihe kadar işlemiş faiz, kkdf, BSMV, gider vergisi, talep etme hakkının bulunduğu bu yönde bilirkişi raporunda bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, eksik inceleme ile düzenlenen yetersiz ve denetime elverişli olmayan rapora göre karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının alacağını temlik etmesi üzerine, dava dışı banka tarafından açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile, bu temlik işleminin iptaline karar verilmesi ve bu kapsamda, davacının davalıdan alacaklı olduğu subuta ermiş ise de, davalı taraf dava dışı bankaya ödeme yaptığından "takas mahsup şartlarının" oluştuğu, dolayısıyla itirazın iptali davasının yerinde görülmediği, davacının kötüniyetli olduğunu kabulü gerektirir yeterli delil bulunmadığından, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin ise isabetsiz olduğu-
İcra takibinin dayanağı faturanın davalı defterinde kayıtlı olmadığı, davacı yanın alacağının dayanağı faturaya konu malı davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekeceği-
Faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde, davalının akdi ilişkiyi inkar etmediği anlaşıldığından, davacı alacaklının işletme merkezinin bulunduğu yer icra dairelerinde takip yapılabileceği-
İtirazın iptali davasının özellikleri itibariyle takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğu; takip tarihi itibariyle alacak miktarının tespiti ile sonra yapılan ödemelerin infazda dikkate alınacağının gözetilmesi gerektiği-
Cevap dilekçesi ekinde sunulan ve davacı yanca da itiraz konusu yapılmayan yazıda, belirtilen tarih itibariyle davalının borcunun kalmadığının anlaşıldığı, mahkemece 09.12.2011 tarihinden sonraki döneme ait davacı alacağının bulunup bulunmadığı konusunda taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
4077 s. K. mad. 10/3 uyarınca, tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi verenin, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği- Alacaklı bankanın, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça, kefillerden borcun ifasını isteyemeyeceği- Asıl borçlu hakkında başlatılan icra takibi derdest olup aciz vesikası ile sonuçlanmamış olduğundan, davacı bankanın, davalı kefillerden borcun ifasını isteyemeyeceği-
İcra takibinin 07.06.2010 tarihinde ve 6352 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce başlatıldığının anlaşılmasına göre, davacı yararına % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
İlk kararda alacaklı lehine %40 oranında tazminata karar verildiği ve bu hususun bozma nedeni yapılmadığı, mahkeme tarafından da bozma kararına uyulduğu için alacaklı lehine kazanılmış hak oluştuğu ve kazanılmış hakkın mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekeceği-
Teknik incelemeyi gerektiren davacının bu iddiasında, konusunda uzman (vergi uzmanı) bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü gerekirken ticari defterler üzerinde inceleme yapılıp, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-