Takip konusu fatura irsaliyeli olup teslim alanın imzasının bulunduğu, bu durumda bu imzanın davacının iddia ettiği gibi davalı çalışanına ait olup olmadığı üzerinde durularak, bu imzanın davalı çalışanına ait olduğu tespit edildiğinde bu faturaya konu malın da davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekeceği-
Davacının, davalının dava dışı kişiye olan borcunu kendisinin ödediğini, davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiğine göre, talep ettiği alacağın varlığını ve miktarını ispat etmesi gerekeceği, davacının alacağına dayanak olarak dosyaya ibraz ettiği bila tarihli adi yazılı belgede davalının imzasının bulunmadığı gibi bu belgenin her zaman düzenlenmesi mümkün nitelikte bir belge olduğu, o halde mahkemece, açıklanan bu hususlar gözetilmeden ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazının iptali istemi-
Davacı yanca dosyaya delil olarak sunulan ve tarafların kabulünde olan “İşyeri Devir Sözleşmesi” başlıklı 20.08.2001 tarihli belge içeriğinden davacının işyerindeki tüm mal ve demirbaş varlığını davalı yana devrettiği, 20.08.2001 tarihinden sonraki işyerine ait vergiler, cezai sorumluluklar ile elektrik, su vb ödemelerden davalının sorumlu tutulduğu, bu durumda ispat külfeti, sözleşmenin ifa edilmediğini başka bir ifade ile işyeri devrinin gerçekleşmediğini iddia eden davalı yanda olup, mahkemece davalıya iddiasını ispat etme olanağı tanınarak bu yönde davalı delilleri sorulup varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği, temerrütün ihtarla tanınan ödeme süresinin sonunda veya borcun ifa edileceği gün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmişse o tarihte oluşacağı, aksi halde, icra takibine geçildiği veya davanın açıldığı tarihte oluşacağı-
Mahkemece, davacının dava dışı şirket tarafından davalıya yapılan ödemelerin davacı adına yapılmış ödeme olduğunu yazılı delille ispatı gerektiği başka bir ifade ile ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilmeksizin ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, dava konusu araca ilişkin satım sözleşmesinin tarafı olduğu ve harici satım sözleşmesinde isim ve imzasının bulunduğu ispatlanamayan davalıya husumet yöneltilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tahliye taahhüdüne dayanılarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemi-
Dava ve takip konusu cezai şart alacağının sözleşmeden kaynaklanmakta olup, likit olduğu, bu nedenle mahkemece asıl ve birleşen dosya davacıları lehine icra-inkar tazminatına da hükmedilmesi gerekeceği-
Davalının süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu da dikkate alınarak her bir alacağın kaynaklandığı tarih, yeni muaceliyet tarihleri saptanarak, konusunda uzman bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine açık, anlaşılır bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
