Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, inkar tazminatı ve tahliye isteminde, takipte istenen kira bedellerinin sözleşmede kararlaştırılan koşullara göre tespiti mümkün olduğu, bu durumda itirazın iptaline karar verilen asıl alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece tarafların bilirkişi raporuna itirazlarının da değerlendirilmek suretiyle konusunda uzman farklı bir heyetten rapor aldırılarak tüm deliller birlikte irdelendikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Kira alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Sözleşmede kira bedellerinin davacı -alacaklının belirtilen banka hesabına ödeneceği kararlaştırıldığından kira bedelinin tahsili konusunda davacının yetkili kılındığı, davacının kira bedelinin tümü yönünden takip yapma ve itirazın iptali davası açma hakkı bulunduğu-
Harç alınmadan davanın görülmesi ve yargılamanın iadesine konu kesinleşen itirazın iptali davasında aynı esas ve karar nosu üzerinden ek karar adı altında davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece nakdi alacağın sadece davalı kefilden istendiği davalı şirketten istenmediği şeklindeki yanılgılı gerekçeyle nakdi alacak yönünden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
6352 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatının asgari %20 olarak uygulanacağı-
İtirazın kısmen iptaline karar verildiğine göre bu durumda davalı hakkında takip başlatılmasında davacının kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceği, mahkemece davacının kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Araştırma ve soruşturma yapılmadan dava dilekçesinin ilanen tebliğ edilmesi Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü'nün anılan hükümlerine aykırı olup, yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, bu durum savunma hakkının kısıtlanması olup, kararın bu nedenle bozulması gerektiği-
Davacı bankanın kefillden depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede açık hüküm bulunması gerekeceği, ancak sözleşmede davacı bankanın kefilden teminat mektubu depo bedelini talep edebileceğine dair açık hüküm bulunmadığı, bu nedenle davalı kefilin teminat mektubu depo bedelinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-