Davalının davacı yana keşide ettiği ihtarnamede davacıya 7.862 Euro borçlu olduğu yönünde ikrarının bulunduğu, bu durumda, borç ikrarı dikkate alınarak, davalının ihtarname tarihinden sonra yaptığı ödemelere ilişkin belgeler sorulup, bu ödemelerin davacı alacağından mahsubu ile takip tarihi itibarıyla davacı alacağının tespiti gerekeceği-
Borçlunun itirazında haksız olduğu kabul edildiğine ve kira parasının kira sözleşmesinde belirlenmiş ve likit bulunmasına göre Eylül ayı kira bedeli yönünden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan, hukukçu mali müşavir ve perakende üretim mağazacılık danışmanı bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; hukukçu ve mali müşavir tarafından davalı savunması yönünde görüş bildirildiği, aynı heyette yer alan mağazacılık danışmanınca sunulan ayrık raporda ise; tam aksi yönde görüş bildirildiği, bu durumda bilirkişilerin görüşleri arasında çelişki bulunmasına rağmen telif edici rapor alınmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Uyuşmazlığın çözümünde davalının kefalet imzasının bulunduğu 16.10.2009 tarihli 50.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, başka bir anlatımla dava konusu kredi alacağının, hangi sözleşmeden doğduğunun belirlenmesinin önem taşıdığı, zira, kefaletin fer'i niteliği itibariyle asıl borçlunun borcuna bağlı olarak sorumluluk oluşturduğu kefalet hukukunun temel prensiplerinden biri olup asıl borç bulunmadıkça kefilin sorumluluğundan söz edilemeyeceği-
Davacının alacak istemini, taraflar arasındaki "temel ilişki"ye dayandırdığı anlaşıldığından, iddianın ileri sürülüş biçimi karşısında, zamanaşımı süresinin taraflar arasındaki temel ilişkinin niteliğine göre belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece çeke dayalı "sebepsiz zenginleşme davası"nın, "bir yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığı" gerekçesiyle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhtar tebliğ edilmemiş olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyada bir örneği bulunan noter ihtarnamesi ekindeki “Tebligat Şerhi” başlıklı noterlikçe düzenlenen belgeden davalıya takipten önce ihtarnamenin tebliğ edilmiş olduğu anlaşıldığı davada mahkeme bu durumun gözden kaçırılmaması gerekeceği-                           
Eser sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine ilişkin itirazın iptali davasında davalı yapı kooperatifi olup tacir niteliği taşımıyorsa, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmiyorsa, 6102 sayılı TTK'nın 4/1 maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmenin mümkün olmayacağı-
Davalı borçlunun, taraflar arasındaki ticaretin peşin yapıldığı savunmasının ispatı yönünden kapalı faturalar yanında davacı ticari temsilcisinin Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı'nda alınan 11.03.2008 tarihli beyanına ve yine aynı ilişki kapsamında görülen Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/184 Esas sayılı dosyasına dayandığı, bu durumda açık faturalar yönünden ispat külfetinin ödeme savunmasında bulunan davalıya ait olduğu, kapalı fatura ise ödemenin peşin yapıldığına dair karine teşkil ettiğinden, söz konusu faturalar yönünden ispat yükünün aksini iddia eden davacılar üzerinde olduğu-
Açılan itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu durumda taraflar arasında tüm akdi ilişki incelenerek, davacının davalıdan 09.05.2012 tarihi itibarıyla ne miktar alacaklı olduğunun tarafların ticari kayıtları incelenerek ve konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla saptanması gerekeceği-
Mahkemece itirazsız kesinleşen ve dava konusu edilmeyen kısmı da içerecek biçimde hüküm oluşturulmasının taleple bağlılık ve usuli kazanılmış hak kurallarına aykırı olduğu-