05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatının asgari %20 olarak uygulanacağı, bu tarihten önce yapılan takipler üzerine açılan itirazın iptali davalarında ise %40 olan tazminat oranının uygulanması gerekeceği-
İtirazın iptali-
Davacı, davalı borçlu hakkında kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatmış, takibe karşı davalı borçlu icra mahkemesinde borca ve imzaya itirazda bulunmuş, İcra Hukuk Mahkemesi'nce takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği bu davada, İcra Hukuk Mahkemesi'nin bu tedbir kararının itiraz mahiyetinde kabul edilerek itirazın iptali davası açılması mümkün görülmeyeceği-
Mahkemece yapılacak işin davacıya icra takibine konu alacağın hangi kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı hususu açıklattırılıp bankacılık alanında uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka defter ve kayıtları da yerinde incelenerek icra takip tarihi itibariyle taraflar arasındaki alacak borç durumunun sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle tespiti, ayrıca asıl borçlu tarafından iade edilmeyen çek yaprakları ile ilgili olarak bankanın ödemekle yükümlü olduğu bedellerin depo edilmesine yönelik davalının bir yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının tartışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olmasının gerekeceği-
Asıl alacak ödenmiş olsa bile, davalının itirazıyla takip durduğundan davacının takip giderleri, faiz ile vekalet ücreti yönünden itirazın iptalini istemesinde hukuki yararının olduğu-
Kart çıkaran kuruluşlar (bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 01.10.2011 tarihinden önceki davalar bakımından dava değerine göre sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekeceği- Tacirlere verilen kredi kartları bakımından 6762 s. TTK. mad. 4/1-6 (6102 s. TTK. mad. 4/1-f) gereğince, ticari dava tanımına uygun olarak 5. madde uyarınca asliye ticaret mahkemelerinin görevli olacağı; kredi kartı uyuşmazlığından doğan davanın, 5411 s. Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde öngörülen kurum, kuruluş, ya da bankalar tarafından açılması halinde görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu- 28.11.2013 t. ve 28835 s. Resmi Gazete'de yayımlanan ve yayımı tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği öngörülen 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra oluşacak banka kredi kartı uyuşmazlıklarında ise görevli mahkemenin, anılan kanunun 3/1-k-j, 4/3, 73/1, 83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirleneceği-
Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden itiraza uğramış olan ilk bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek ve itirazları da karşılayacak biçimde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu kredi kartının davalıya teslim edildiğinin dosya içerisindeki delillere göre ispatlanamadığı, ancak kredi kartının teslim edilmesi hususu ispatlanamasa da, söz konusu kredi kartının davalı tarafından kullanıldığı ispat edilir ise, bu kredi kartıyla yapılan harcamalardan kredi kartı sözleşmesinde imzası bulunan davalının kart maliki olarak sorumlu olacağı-
İtirazın iptali-
Davalılar icra takibine konu kredi sözleşmesindeki imzalarını inkar etmiş olup mahkemece çıkartılan isticvap davetiyelerinde kredi sözleşmesinin gönderilmemesi ve bu davalıların söz konusu sözleşmedeki imza konusunda beyanda bulunarak imza örneklerini vermemeleri halinde kredi sözleşmesindeki imzaları kabul edecekleri yönünde usulüne uygun şerh yazılmaması nedeniyle isticvap davetiyelerinin geçersiz olduğu- Sözleşmeye vekalten imza atan kişinin vekaletnamesinin usulüne uygun olup olmadığının araştırılması gerektiği- İİK'nun 45. maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyle takip edebileceği, bu nedenle somut olayda asıl borçlu hakkında ilamsız takip yapılamayacağı