Davacıya iadesine karar verilen alacak miktarı belediye ile yapılan yazışmalar ve yargılama sonucu belirlendiğine ve davalı tarafından üçüncü kişi durumunda olan belediyeye yapılan ödemenin bilinebilir nitelikte olmadığına göre likit bir borcun varlığından sözedilemeyeceği, bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının imzaladığı taahhütnamede kefilin sorumlu olduğu miktar belirtilmemiş olduğundan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, davalının borçtan sorumlu tutulamayacağı-
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, temlik alan davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verildiği-
İtirazın iptali davasının devamı sırasında yapılan kısmi ödemenin, hükmün infazı sırasında dikkate alınması gerekeceği-
İtirazın iptali istenen toplam alacak miktarı ve tahliye yönünden bir yıllık kira parası üzerinden nispi karar ve ilam harcı hesaplanması gerekeceği-
Kira sözleşmesinde yer alan artış hükmü dikkate alındığında alacağın likit olduğu ve davacının da talebi bulunduğuna göre davacı lehine kabul edilen asıl alacak üzerinden yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Alacağın taşıma ve kiralanan iş makinasının kurulumunun bozulması giderine ilişkin olduğu gözetildiğinde alacağın tesbitinin yargılamayı gerektirdiği, bu durumda alacak likit olmadığından koşulları oluşmadığı halde davalı oleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Hor kullanma bedeline kiraya verenin ........ Asliye 1. Hukuk Mahkemesin'de 22.04.2010 tarihinde açtığı dava sonucu hükmedilmiş olup davacı kiracının 01.02.2010 tarihinde başlattığı takip ve neticesinde 23.02.2010 tarihinde açtığı davanın daha önceki bir tarihi taşıdığı, bundan ayrı kiralananda meydana gelen zararın hor kullanım sonucunda mı yoksa normal kullanım sonucunda mı oluştuğunun dava sonucu belirlendiği, bu durumda davacı kiracının kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden davalının icra tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yabancı para üzerinden yapılan alım satımlarda Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenme zorunluluğu bulunduğundan faturalarda belirtilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı kur gözetilerek fatura tarihlerinde ödeme yapılmayıp daha sonra Türk Lirası ile ödeme yapılması durumunda kur farkı istenebileceği ve bunun için taraflar arasında bir teamül oluşmasına da gerek bulunmadığı- Kambiyo senedi düzenlenmesinin tek başına borcun yenilenmesi sonucunu doğurmayacağı, yenilenmenin sözleşmeden açıkça anlaşılması gerektiği- Taraflar arasında borcun yenilenmesine ilişkin bir sözleşme bulunduğu savunulmadığına göre, davacının temel ilişki nedeniyle düzenlediği faturalar ve koşullarının oluştuğunun saptanması durumunda kur farkı talep edebileceğinin kabulü gerektiği-
Davaya konu kira bedelleri her ne kadar sözleşmede açıkça belli ise de, talep edilen tazminat alacağının likit olmadığı ve yargılamayı gerektirdiği, hüküm altına alınan miktarın yargılama sonucunda belirlendiği, o halde mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-