Kayıt kabul davaları, alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın ödenmesine yönelik bulunmadığından, bu davalarda harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
İİK'nın 156/4. maddesi uyarınca borçluya iflas ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde iflas davası açılması gerekmekte ise de, alacaklının yeni bir iflas takibi başlatarak yeni bir iflas ödeme göndermesinin ve bunun üzerine iflas davası açmasının mümkün olduğu, buna göre mahkemenin, 1 yıl geçtikten sonra aynı konuda yeni bir takip yapılamayacağı gerekçesinde isabet bulunmadığı-
Hukuk mahkemesinde görülmekte olan dava ile ceza mahkemesinde görülmekte olan dava arasında bağlantı olup, her ne kadar bu gibi durumlarda bir zorunluluk yoksa da somut olayın niteliği itibariyle ceza mahkemesi kararının sonucunun eldeki davaya etkisi olacağından, mahkemece ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirdiği-
Muhasebe ücretinin tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacının serbest muhasebeci sıfatıyla, davalı şirketin muhasebe kayıtlarını tuttuğu, serbest muhasebecilik faaliyetinin hukuki nitelikçe bir “vekalet sözleşmesi” olup, vekâlet sözleşmesinden doğan alacakların beş (5) yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu- Serbest mali müşavir ve muhasebeci faaliyetlerinin -meslek faaliyetlerini yetkili makamdan aldıkları ruhsata dayanarak ve meslekleri gereği yaptıklarından- TBK. mad. 503 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden takibe devam edilmesine engel yoksa da borçluya aynı dosya üzerinden icra emri gönderilmeden alacaklının talebi ile bakiye kapak hesabı hazırlanmak suretiyle ilam konusu alacağın talep edilmesinin mümkün olmadığı-
İcra inkar tazminatının, niteliği gereği ancak itirazın iptali davası sonucunda davanın tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat olduğu-
Faturaya dayanan alacak davalı yönünden belirli, hesaplanabilir yani likit nitelikte olduğundan, İİK. mad. 67/2 gereğince icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
İcra takibinde ve kira parası ve yönetim giderlerinin tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin bu davada davacının tahliye isteği bulunmadığından ve icra takibinde tahliye talebi olmamasına rağmen, icra müdürlüğünce sehven "Örnek 13" tahliye ihtarlı ödeme emri gönderilmesi de, her iki tarafça icra mahkemesinde şikayet konusu yapılmadığından davacının icra takibinde ve işbu davada tahliye isteminin olmadığı sabit olup, bu hususun mahkemenin kabulünde olduğu şekilde davalı kiracı üzerinde tahliye baskısı yaratmaya yönelik olduğunun söylenemeyeceği ve davalı tarafından ödendiği kanıtlanamayan takip konusu alacaklar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davalının kira sözleşmesi ile üstlendiği fakat ödememesi nedeniyle davacı tarafından ödenen yönetim giderlerinin kira alacakları ile birlikte talep edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı-
İcra takip talebinde depo edilen miktarın bankada açılacak bir hesapta depo edilmesine karar verilmesi gerekirken tahsili yönünde itirazın iptali şeklinde karar verilerek ayrıca depo bedeli üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-               
Kamu bankalarının fiilen uyguladıkları oranlar ile Merkez Bankası'na bildirdikleri oranlar arasında farklılıklar bulunabildiğinden, mahkemece, devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılması ve sonuca gidilmesi gerektiği-