Mahkemece işin esasına girilmeden önce davacının talebinin icra takibindeki (harca esas değer olarak gösterilen) asıl alacağa yönelik mi, yoksa dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde belirtildiği üzere icra takibindeki toplam alacağa yönelik mi olduğunun belirlenmesi gerekeceği- Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde düzenlenen "Hakimin Davayı A.latma Ödevi" ilkesi çerçevesinde davacı vekiline davadaki talebi açıklattırılarak belirtilen usul kuralları çerçevesinde işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davanın dayanılan üç fatura çerçevesinde değerlendirilip sonuçlandırılması gerekirken, takip ve dava konusu edilmeyen faturaları da kapsar biçimde tüm cari hesap ilişkisini inceleyerek görüş bildiren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığı-
6102 Sayılı TTK' nın 4/1-f maddesine göre, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı- Somut olayda davanın ticari dava olduğunun kabulü gerekeceği, 6102 sayılı TTK' nın değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisine dönüştürüldüğünden asliye hukuk mahkemesince ticari dava niteliğindeki davaya bakılamayacağı-
Cevap dilekçesinde alacak miktarının ödendiğini savunulduğundan, davalının akdi ilişkiyi kabul ettiği anlamında değerlendirilmesi gerekeceği ve ispat yükü artık davalıya geçmiş olduğundan, TBK. mad. 89 uyarınca davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairesi yetkili olacağı-
Aralarında abone sözleşmesi bulunan davacı idare ile davalı apartman yönetimi arasındaki kaçak su bedeline ilişkin anlaşmazlığın çözümünde hakların yarışması hali söz konusu olup iki haktan daha düşük hukuki değer karşısında üstün hukuki değere öncelik verilmesi gerektiğinden, haksız fiil sorumluluğu değil sözleşmeye aykırılık hükümlerinin uygulanması gerekeceği, uyuşmazlığın konut su aboneliği sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanmasına, sözleşmenin taraflarından birisinin tüketici, diğerinin satıcı ve uyuşmazlığın da tüketime konu mala ilişkin olmasına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve davaya bakma görevinin de Tüketici Mahkemesine ait olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı tarafından doğrudan şirket adına yapılmış ciro olmadığı halde, bu ödemelerin davalı tarafından şirkete olan borcunun ifası olarak kabul edilmesi doğru olmadığından mahkeme kararının bozulması gerektiği-
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, takibin senede istinaden yapılması ve senetteki imzaların davalıya ait olmadığının davacı tarafından da kabul edilmesi durumunda, davanın bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının başvurusunun, İİK'nun 67. maddesine dayalı bir itirazın iptali davası olduğu, itirazın iptali davasının ise, anılan madde uyarınca, genel mahkemece, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuçlandırılması gerekeceği, yani görevli mahkemenin alacağın niteliğine ve miktarına göre asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Davaya konu 29.06.1996 günü imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın dayanağını oluşturan teminat mektupları süresiz olup, davacı banka hesabı 15.05.2013 tarihli ihtarname ile kat ettiğinden zamanaşımı süresinin kat tarihinden itibaren başlayacağı, sözleşme tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Sürücülerin, taşıyıcı tacirin bağlı yardımcılarından olup, taşıma ile ilgili tacir adına sözleşme yapma ve buna ilişkin ücretleri tahsil etmeye yetkileri olduğundan, dava konusu navlun faturalarına konu taşımalarda görevlendirilmediklerine dair davacının bir açık beyanının da bulunmaması gözetildiğinde, ücretlerin bir kısmının taşıyıcı şirket sürücüsüne tediye makbuzu karşılığı, bir kısmının da sürücünün hesabına havale göndermek suretiyle yapan davalının ödemelerinin davacıya yapılan geçerli ödeme olarak kabulünün gerektiğinin gözetileceği-