Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, dava tarihinde, davaya bakmakla yetkili yargı yerinin bağlı olduğu müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmaması nedeniyle, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığa bakmakta, davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu, ancak yargılama sırasında Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararıyla ............ ili mülki sınırları yargı çevresi olarak belirlenen ................ Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulduğu ve 01.09.2021 tarihinde faaliyete geçtiği anlaşıldığından, Asliye Hukuk Mahkemesince dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine re'sen gönderilmesine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı yönün bulunmadığı-
11. HD. 27.12.2022 T. E: 2021/8616, K: 9518
İlam zamanaşımına uğradıktan sonra tebliğe çıkarılır ise, hüküm aleyhine olan tarafın, bunun üzerine temyiz yoluna başvurmak suretiyle hükmün yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabileceği-
Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmişse de, davacı vekili, temyiz dilekçesinden sonra vermiş olduğu dilekçesinde, davalı borçluların vekillerinin davaya konu icra takip dosyasındaki itirazlarından feragat ettiklerini, bu nedenle konusuz kalan itirazın iptali davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince verilen temyize konu kararın, davacı vekilinin mezkûr talebi ile ilgili karar verilmek üzere bozulması gerekeceği-
Yapılan grafoloji incelemelerinde belgedeki imzanın davacıya ait olduğu yönünde görüş beyan edilmiş ise de sonradan oluşturulduğu iddiası yönünden tespit yapılamadığından, bu hali ile belgedeki imzanın davacıya ait olduğunun anlaşıldığı, buna göre mahkemece, belgenin sonradan oluşturulduğu, başka bir deyişle imzalı bir kağıttan üretildiği iddiası yönünden Adli Tıp Kurumu’ndan ya da üniversitelerin konuyla ilgili bölümünde görev yapan öğretim görevlilerinden oluşan bir heyetten ibra niteliğindeki ibarelerin yazılı bulunduğu kağıdın şekli, niteliği, imzanın atılış konumu, belgedeki yazıların yazılış biçimi, printer yazısı olması, imzayla birlikte yazıların çakışması karşısında, bu belgenin başka amaçla atılmış imzalı bir kağıttan üretilip üretilmediği, özellikle imza ve yazıcı mürekkebinin çakıştığı yerde yazının mı önce yazıldığı yoksa imzanın mı önce atıldığı, printer yazısı izinin, mürekkebinin ıslak imzanın üzerinde olup olmadığı hususunu aydınlatır şekilde denetime elverişli, itirazları karşılayan bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
HMK 125/2. maddesi gereğince davanın açılmasından sonra, dava konusu alacak davacı tarafından devredilecek olursa devralanın görülmekte olan davada davacı yerine geçerek davaya kaldığı yerden devam edeceği, işbu dosyada itirazın iptali davası bakımından davacı taraf sıfatının sona erdiği, bölge adliye mahkemesince, bu husus dikkate alınmadan taraf sıfatı sona ermiş olan temlik eden davacı huzuru ile yargılamaya devam olunmasının doğru olmadığı-
Davacı bankanın, davalı asıl borçlu şirket yönünden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla talepte bulunmanın yanı sıra şahsi teminat kapsamında kefillere de kefalet limitiyle sınırlı olmak üzere başvurabileceği, rehinli takiple ilgili, tahsilat varsa tahsil edilen tutar zikredilmeksizin sonuç itibariyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla limit kapsamında kalan tutar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bozma ilamı ile davalı şirket yararına müktesep hak doğduğu yönündeki hatalı değerlendirme ile davalı şirket yönünden önceki hükümde yer alan tutara aynen hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davacının davasına dayanak yaptığı belgede keşide yeri bulunmadığından, belgenin kambiyo senedi vasfını taşımamakta olup borç ikrarını içerdiğinden 6100 sayılı HMK’nın 205. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken adi senet niteliğinde olduğu- Dosyaya sunulan belgeler ve taraf beyanlarından İcra Hukuk Mahkemesince, Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle davacının icra takibine itirazın kaldırılması talebinin kabul edildiği, davalıların da takibe konu borcu ödemek zorunda kaldığının anlaşıldığı, ancak bu halde davalılarca cebri icra tehdidiyle yapılan ödemenin uyuşmazlığı sonlandırmayacağı, dolayısıyla işbu davayı da konusuz bırakmayacağı, mahkemece, senede karşı senetle ispat yükünün davalılar üzerinde olduğu da dikkate alınarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu senetle ilgili olarak davacı hakkında yapılan şikayet sonucu ............... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ............... numaralı iddianamesiyle davacının görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına davalıların mirasbırakanını icbar ettiği iddiasıyla cezalandırılmasının talep edildiği, bu durumda ilgili ceza davasının akıbetinin beklenmesi, ceza mahkemesince maddi vakaya ilişkin bir tespitin bulunması halinde bu tespitin de dikkate alınması, maddi vaka hakkında bir tespite yer verilmemesi halinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava konusunun kalmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisinin yerinde olmadığı-
Dosya kapsamında ............ Tüketici Mahkemesince verilen ............. sayılı hükme göre davanın kısmen kabulü ile 2.170,06 TL bakımından itirazın iptaline karar verildiği, karar yalnızca davacı tarafça temyiz edilmiş olup, artık anılan miktar bakımından davacı taraf lehine usuli müktesep hak oluştuğu-
İtirazın iptali davasının reddine karar verilmesi ile alacaklı, davasında haksız çıkmış olup ihtiyati haciz hükümsüz kaldığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nin Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından icra müdürlüğüne gönderilen ihtiyati haczin devam ettiği yönündeki yazı cevabının bağlayıcı olduğuna ilişkin kabulünün isabetsiz olduğu- İcra müdürlüğünce, ihtiyati haciz kararı gereğince yapılan kesintilerin, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden alacaklıya ödenmesi de doğru görülmemiş olup, mahkemece alacaklılara hataen yapılan ödemelerin borçlulara iadesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılığın olmadığı, o halde ilk derece mahkemesinin, şikayetin kabulü yönündeki kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmesi gerekeceği-