Resmi satış sözleşmesindeki beyanın aksini ispat yükünün davacıda olduğu, davalının ödemeye ilişkin delil ibraz etmesi ile ispat yükünü üzerine aldığının kabul edilemeyeceği, davacının resmi akit tablosundaki kabulünün aksini ispat eden bir delil sunulmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
Davalının sözleşmede açıkça kararlaştırılmamış olduğu halde davacının ........... tarihine kadar düzenlemiş olduğu “Kamyon Boş Dönüş Bedellerini” içeren faturalarda yazılı olan tutarları davacıya ödediği, bu durumda söz konusu faturaların bedellerinin ödenmesi hususunda taraflar arasında eylemli olarak bir anlaşma meydana geldiği ve dolayısıyla davalının, akdi ilişkinin daha sonraki döneminde de davacının düzenlediği “Kamyon Boş Dönüş Bedellerini” içeren faturaların bedellerini ödemesi gerektiği, “Yakıt Enflasyon Farkı” bedellerini içeren faturalarda yazılı olan tutarların da davalı tarafından davacıya ödeneceği hususu taraflar arasında münakit sözleşmenin 11 inci maddesinde hükme bağlandığından davalının davacıya, sözleşmenin işbu hükmüne göre hesaplanıp faturaya bağlanmış olan “Yakıt Enflasyon Farkı Bedellerini” de ödemesi gerektiği, taraflar arasındaki yazılı sözleşme koşulları ve fiili uygulamaya göre icra takiplerine dayanak olan faturaların davacının alacağını doğru yansıttıkları ve davalının yapılan takiplere itirazlarının haksız olduğu-
Uyuşmazlığa konu malların 10.07.2014 tarihinde satıcı tarafından alıcıya teslim edildiği, alıcı tarafından 3 aylık deneme süresi verilmesinin istenildiği, davalı tarafından satıma konu mallarla ilgili fiyat teklifi istenildiği, fiyat teklifi 25.12.2014 tarihinde verilmesine rağmen alıcının 08.06.2015 tarihine kadar herhangi bir işlem yapmadığı, anılan tarihli yazı ile malların alt yükleniciden temin edileceğinin bildirildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 252 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca davalı alıcının sözleşmede kararlaştırılan 3 aylık deneme süresini geçirmiş olması, satılanı deneme veya gözden geçirme amacını aşacak şekilde, satıma konu malları kullanması nedeniyle beğenme koşulunun gerçekleştiği, taraflar arasında 6098 sayılı Kanun'un 249 uncu maddesi uyarınca beğenme koşuluyla satış sözleşmesinin oluştuğu gözetilerek mahkemece taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca takip tarihi itibarıyla alacak durumunun belirlenip, sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın, davalı şirkete 07.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği; istinaf dilekçesinin ise yasal süre geçirildikten sonra 26.10.2022 tarihinde verilmesi sebebiyle 31.10.2022 tarihli ek karar ile istinaf isteminin süreden reddine karar verildiği, bu ek kararın davalı vekilince istinaf edildiği, istinaf mahkemesince davalı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, istinaf isteminin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar HMK.'nun ilgili hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
......... tarihinde 66.758,00 USD’nin davacıya ait döviz hesabına aktarıldığı, aynı tarihte bu hesaptan 62.939,57 USD’nin “Visa tarafından kesinleşen chargeback” açıklamasıyla davacı hesabından çekildiğinin tespit edildiği, davalının sorumlu olduğu miktara ilişkin bu tutarın dosya içinde bulunan ekstre ve tablolardan teyit edildiği, bu durumda davalının sorumlu olduğu miktarın davacının hesabından ters ibraz açıklamasıyla aktarılan 62.939,57 USD olduğu kanaatine varıldığı, alacak hesaplamayı gerektirip bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden likit olmadığı ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerektiği-
Davacı bankanın uzun yıllara sari ilişki sonrasında fazla tahsilat yaptığını kabul ederek iade ettiği bir parayı, sonradan hata ettiği gerekçesiyle talep etmesinin mümkün olmadığı, davacı bankanın davalı hakkında takibe girişmedeki gerekçesi yerinde değil ise de takibinde kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davacının itirazın iptaline ilişkin davasının reddine, davalının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen faiz oranı ve hesaplamaların, davacı bankaca takip konusu kredi cinsinden kredilere uygulanan fiili faiz oranının daha yüksek olduğuna dair dosyaya herhangi delil sunulmadığı da gözetildiğinde, mahkemece faiz hesabında yıl bölümü hesabı yapılırken yıl bazının 365 gün olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasında ve borç miktarının taraflar arasındaki sözleşmelerdeki hükümler nazara alınarak alacak miktarının tespit edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
Davacı ve dava dışı Belediye Başkanlığı arasında görülen ve temyiz denetiminden geçerek kesinleşen karar içeriğine göre Belediye'nin temerrüde düşürülmesi gerektiğinin belirtildiğine ilişkin istinaf sebebinin ilgili bozma gerekçesi dikkate alındığında yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesinde "Temlik alan ............ A.Ş.'nin .... temlik edilen alacaklarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden de sorumlu olmayacağını, temlik edilen alacağın tahsilini sağlamak için herhangi bir işlem yapmak, kanuni takibe geçmek gibi mecburiyetlerinin bulunmadığı ve vaki olabilecek her türlü gecikmeden sorumlu tutulmayacağını, temlik eden kabul eder" hükmünün yer aldığı, buna göre davalının temlik borçlusunun ödemelerini takip etme, ödemeyi talep etme, temerrüde düşürme, yasal takibe geçme vb. yükümlülüklerinin bulunmadığı ve yine bu nedenlerle vuku bulabilecek gecikmeler nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağının davacı tarafından kabul edildiği, bu düzenlemenin tacir olan tarafları bağlayıcı olduğu, 818 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi uyarınca geçersiz sayılması gerektiği yönündeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davanın reddinin isabetli olduğu-
Davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı bulunduğu, davacının ödediği kira parası ile pazarlama ve kullanım bedellerinin dönemsel ödemeler olduğu, davacı bu ödemeleri sözleşmenin ayakta olduğu döneme ilişkin olarak yaptığından davacının bu kalem alacaklara ilişkin talebinin yerinde olmadığı-
Davalının mal tesliminde davacıya 4 adet bono verdiği, mahkemece de isabetli olduğu şekilde bonoların dava konusu borç için verildiği, mevcut bir borç için bono verilmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 133 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince borcun yenilendiği anlamına gelmeyeceği, aksine anlaşma yoksa borç için kambiyo senedi verilmiş olmasının mevcut borcu ortadan kaldırmayacağı; ancak kambiyo senedinde öngörülen vadenin, taraflarca temel ilişkideki edim için de benimsendiğinin kabul edilmesi gerektiği, kambiyo senedindeki vade geldikten sonra alacaklının, ister temel ilişkiye ister kambiyo senedine dayanarak alacak hakkını ileri sürebileceği, somut olayda davacının temel ilişkiye dayalı olarak talepte bulunma hakkı var ise de vadeden önce icra takibine geçilmiş olmakla takibe itirazın haklı olduğu-