Davalıların çocuklarına verilen özel okul hizmetinin bedelinin ödenmediği iddiası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebi- Çocuklarının burslu olduğunu iddia eden davalıların bunu ispat etmesi gerektiği-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir. İşe iade tazminatı alacaklarına davacı rücu edemeyecektir.
Eser sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Bozma kapsamı dışında bırakılarak kesinleşen imalat farkı ve nakliye bedeline, bilirkişi raporunda faydalı imalat olarak tespit edilen ve davacı yanca bedeli talep edilebilecek olan fazla imalatın, sözleşme bedelinin %5,12'si oranında kaldığı da dikkate alınarak, şartnamenin 21. maddesi uyarınca sözleşme fiyatları + KDV üzerinden fiyatlandırılması suretiyle tespit edilecek tutarının eklenmesi, akabinde ortaya çıkacak bedelden, dış cephe duvarlarına 25'lik Bims briket yapımı nedeniyle vazgeçilen iş tutarı olarak hesaplanan tutarın mahsubu suretiyle hesaplanacak bedelin, taleple bağlılık ilkesi de gözetilmek suretiyle, hükme esas alınması gerektiği-
Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti kiraya verene, kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise kiracıya düştüğü- Kesin delille kanıtlanmadığı takdirde ise, kiracının kabulünde olan kira bedeli esas alınması gerekeceği- Yine kiracı da kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda, kira borcunu ödediğini kesin delille ispat etmesi gerektiği- Davacının yemin delili dahil olmak üzere dayandığı tüm deliller toplanarak, kira bedelini ispat imkanı sağlanması; aksi halde taraflar arasında yıldan yıla yenilenmek suretiyle geçerliliğini koruyan yazılı kira sözleşmesinin hükümleri değerlendirilerek, aylık kira bedeli açık ve net olarak tespit edildikten sonra davacının talep ettiği dönem yönünden mükerrerlik oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı bankanın davalının 5464 sayılı Yasa kapsamındaki yapılandırma başvurusu konusunda herhangi bir işlem yapmadan icra takibi başlatması halinde, itirazın iptali davasının reddi gerektiği- "Yapılandırma kapsamında davalının borcunun tespiti ve buna göre itirazın iptali talebinin değerlendirmesi" gerektiği görüşünün kabul edilmediği-
Genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- İcra takibine yapılan itirazdan vazgeçilmesi-
İdari para cezaları kesinleşmeden takibe konulabilir ise de, idari para cezasının kesinleşmesinden önceki dönem için faiz istenemeyeceği- Takip konusu alacak, takip tarihinde henüz kesinleşmiş ve likit hale gelmiş bir idari para cezasının varlığından söz edilemeyeceğinden, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Mirasın reddi davası, açıldığı tarihten itibaren geriye etkili mahiyette olduğu, mahkemece taraf teşkiline ilişkin bu husus üzerinde durulması gerektiği-
Sözleşmenin yorumunda amacın, taraflarının birbirine uygun gerçek iradelerini tespit edebilmek olduğu- Sözleşme yorumlanırken öncelikle tarafların kullandıkları ifadeler ve kelimeler dikkate alınarak, metnin bütünlüğü içinde yorumlanması gerektiği- Sözleşmedeki ifadelerin yeterince açık olmaması yahut metnin muğlak olması halinde tarafların iradelerini ortaya koymaya imkân veren yardımcı olgulara bakılması gerektiği- Sözleşmenin resmi şekle tabi tapu devir sözleşmesi yahut gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmadığı, davalının sözleşmede kararlaştırılmış olan zilyetliğin devrine dair edimini yerine getirmiş olduğu dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali istemine ilişkin davada, hükme esas alınan ilk kök rapor ile ilk ek raporda varılan sonuçların sözleşme içeriklerine ve opsiyon işlemlerinin kendi içerisinde taşıdığı risklerin niteliğine uygun düşmediği, davacının yapılan opsiyon işlemleri konusunda aydınlatılmadığı, bilakis kasıtlı olarak zarara uğratıldığı sonucuna varılamayacağı, kaldı ki yaptığı bazı işlemler nedeniyle prim elde ettiği dikkate alındığında davacının davalı bankadan herhangi bir talepte bulunamayacağı anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-