Küçüğe babasından kalan miras ve şirket hisselerine dair yapılacak her türlü işlemlerde küçüğü temsil etmek üzere temsil kayyımı atanmasına karar verildiğinden ve banka tarafından başlatılan icra takibinde küçüğün temsil kayyumunun taraf olarak gösterilmediği anlaşıldığından, küçük yönünden genel nakdi gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın, müşterek borçlu ve müteselsil kefilin mirasçılarından tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacı vekilinin talebi karşılanarak .......... Bank A.Ş hisselerinin Hollanda'da mukim .......... Bank NV isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin taraflardan istenilerek veya bu satış Türk kamu otoritesinin onayına tabi olduğundan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan talep edilerek tarafların tüm delilleri eksiksiz olarak toplandıktan sonra yeni bir bilirkişi heyetinden tüm delillerin ve önceki bilirkişi raporunun da incelendiği bir rapor aldırılarak davanın gereği gibi aydınlatılıp elde edilen sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu çekler nedeniyle, davacı tarafından davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, kovuşturma sonucunda dava konusu çekler ile ilgili olarak davalı hakkında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ceza verildiğinin anlaşıldığı, davanın niteliği gereği ispat yükünün davacıda olduğu, alacağın varlığının ispatlandığı, ödemenin ve bu hususun aksinin davalıca ispatlanamadığı, davaya konu toplam 38 adet çekin her biri için sahte olduğu davalıdan iade alınan 8.250,00 USD'nin mahsup edilmesi ve seyahat çekleri ödenirken davalının ödemiş olduğu işlem masraf/komisyon tutarlarının da düşülmesinden sonra gerçek anlamda davalıya ödenen tutarın TL karşılığının 17.961,25 TL olduğu, davacı bankanın müterafik kusurunun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu faturaya konu malların davalıya teslim edildiğini ispat yükünün davacıda olduğu, faturanın tek başına alacağın kanıtı olmadığı, söz konusu faturanın, faturayı düzenleyenin kendi defterlerine kayıt edilmiş olmasının da alacağın varlığını ispatlamayacağı-
Davacının mukim olduğu Yemen Devleti ve ülkemiz arasında 5718 sayılı Kanun'un 48 inci maddesinde düzenlenen teminattan muafiyetine dair sözleşme ya da fiili karşılıklılık bulunup bulunmadığı noktasında toplanan uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince 5718 sayılı Kanun'un 48 inci maddesi gereğince fiili karşılıklılık ve anlaşma tespit edilemediğinden davacı vekiline ihtarat yapılarak yabancılık teminatı yatırması için kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde teminatın yatırılmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
İtirazın iptali davalarının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğu, takibin faturalara dayandığı, dolayısı ile takip ve dava konusu yapılan bu faturalardaki alacakla sınırlı olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği- .......... bedelli tahsilat makbuzları üzerindeki imzanın davacıya ait fatura konusu malların satıldığı petrol istasyonu müdürüne ait olduğu, bu kişi ticari vekil olduğundan bu ödemelerin dikkate alınması gerektiğinin kabulünün yerinde olmadığı, zira anılan tahsilat makbuzlarının tarihlerine bakıldığında takip konusu fatura tarihlerinden önce olduğundan takibe konu fatura tarihlerinden önceki ödemelerin takibe ve davaya konu faturalar toplamından mahsup edilmesinin doğru olmadığı-
Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapıldığı hâlde davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 2 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı-
Boş olarak altı imzalanıp verilen bir belgenin üstünün taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının tanıkla ispatının olanaklı olmadığı ancak yazılı delille ispatı gerektiği ve yazılı delil de yoksa dayanılmış olması koşuluyla yemin delilinin söz konusu olabileceği- Tahliye taahhütnamesine dayalı olarak başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda imzanın davalı kiracı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunun belirlendiği, bu durumda tahliye taahhütnamesindeki imzanın davalı kiracıya ait olduğunun kabulü gerektiği, kira sözleşmesinin süresinin sözleşmenin taraflarınca her zaman uzaltılıp kısaltılabileceği, kira sözleşmesinin süresini uzatıp kısaltmayı engelleyen herhangi bir yasal hüküm bulunmadığı, kiracı tarafından tarih yazılmadan boş kağıda, beyaza imza atılması halinde boş kağıdın üzerinin kiraya veren tarafından nasıl ve ne şekilde doldurulacağının imza eden kiracı tarafından kabul edildiğinin kabulü gerekeceği, tahliye taahhütnamesinin davalı kiracı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı belirlendiğinden ve tahliye taahhütnamesinin verildiği tarihten itibaren tahliye taahhütnamesinin iptali için bir dava da açılmadığı, tahliye taahhüdünün geçerli olduğu-
Hasarın göndericinin sorumluluğunda olan yükleme ve istiflemedeki hatadan kaynaklandığı, hasarın meydana gelmesinde gözetim yükümlüğüne riayet etmeyen taşıyıcı ...........'in %25 oranında kusurlu olduğu, dolayısıyla davalı ............ hakkındaki davanın kısmen kabulüne, adı geçen davalının takibe vaki itirazının 2.821,81 TL asıl alacak bakımından iptaline ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Mahkemece tarih kaydı içermeyen; ancak taraflarca ilk sözleşmeden sonra imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmayan 120.000,00 TL devir bedeli içeren sözleşmeye itibar olunarak davanın reddine karar verilmiş ise de yine taraflar arasında imzalanan 25.04.2018 tarihli hisse devir sözleşmesinde hisse bedelinin 500.000 USD olarak belirlendiği, tanık beyanlarının da bu sözleşmenin içeriğini ve devir bedelini doğruladığı, taraflar arasında imzalanan iki sözleşme arasında afaki fark bulunmakla, ilk sözleşmenin muvazaalı olduğu ileri sürülmediğine göre bu bedel üzerinden devrin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-