Somut olayı konu alan, ........ Ağır Ceza Mahkemesinin ............. karar numaralı dosya, iş bu dosyaya yalnızca olaya konu dekont ve fişlerin, ceza bilirkişi raporu ve gerekçeli kararlar olarak kazandırıldığı, beyan ve soruşturma safahatinin de içinde bulunduğu tüm içeriğin intikal ettirilmediği, bu nedenle, ceza dava dosyasında alınan bilirkişi tespitinde davacı hakkında bir tespitin bulunmayışı ve davacının iddiasını dayanak ettiği işlemlere ilişkin açık bilgilerin kararda da görünmeyişi gözönüne alınarak, ceza dosyasında bulunan tüm delillerin bütün haliyle hüküm yerinde değerlendirilmesi ve buna göre hüküm kurulması gerekeceği- Mudiye mevzuat gereği hesap cüzdanı verilmiş olması halinde, daha sonrasında kaybına ilişkin bildirimde bulunup bulunmadığı banka kayıtlarına göre dava konusu işlemlerin hesap cüzdanına işlenip işlenmediği işlenmiş olduğuna dair kayıt var ise davacının cüzdanı ibraz etmekten kaçınmasının sonucu irdelenip banka kayıtları üzerinde bu yönler incelenerek karar verilmesi gerekeceği- Dairemiz yerleşik içtihatlarında da belirtildiği gibi somut olayın özelliklerine göre, mudinin sonraki işlemlerinin ve olay oluş esnasındaki hesap hareketlerinin niteliğine göre sonraki işlemlerin icazet anlamına gelebileceği, bu nedenle, davacının rızası dışında yapıldığını ileri sürdüğü işlemlerden sonraki işlemlerin olaya icazet niteliğinde olup olmadığı, davaya konu hesapta davacının başkaca kurumsal ödemelerinin bulunup bulunmadığı denetimi ile yine davalı itirazlarında belirtildiği gibi davacının itiraz ettiği işlemlerden önce işlem tutarı kadar bakiye bulundurup bulundurmadığı, bahse konu hazırlık işleminin de davacının itiraz ettiği işlemler olup olmadığı değerlendirilerek hüküm verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafça, çek yaprakları sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmesine ve bu husus kararın gerekçe kısmında tartışılmasına rağmen, mahkemece kararın hüküm fıkrasında bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmadığı gibi, asıl davada sadece varsa gayri nakdi kredi alacağı yönünden ödenmiş meblağ istirdatına karar verilmesi gerekirken dava konusu olmadığı halde icra takibinde fazla ödendiği ileri sürülen bir miktar nakdi kredi alacağının da istirdatına karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece öncelikle takip tarihindeki borcun miktarı ile borcun ne kadarının kredi sözleşmesinden, ne kadarının ödenmiş veya ödenmemiş çek yapraklarından kaynaklandığı açıklığa kavuşturularak, davalının sadece nakdi kredilerden sorumlu tutulacağı dikkate alınarak, varsa dava tarihine kadar yapılan ödemeler yönünden dava tarihi itibariyle temerrüt faizi ile vekalet ücreti ve masraflar da dahil olmak üzere nakdi kredi alacağının tamamının ödenip ödenmediği ve bu sebeple davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının değerlendirilmesi, davadan sonra yapılan ödemeler ile alacağın kısmen ödenmiş olması halinde bu hususun infazda nazara alınması, tamamının ödenmiş olması halinde ise asıl alacak yönünden davanın konusuz kaldığı tespiti ile sadece inkar tazminatı yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, bankacılık konusunda uzman bilirkişi yerine avukat bilirkişiden rapor alınmış olmasının usule uygun olmadığı-
Bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olmaması hâlinde taraflar veya vekilleri bozma kararına direnilmesini istememişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemeyeceği, bozma kararına uyulması gerekli olduğu-
İlk Derece Mahkemesi’nce ihale dosyası getirtilip davalıya ihale edilen işin fiilen işin kim tarafından yapıldığı davalının taşeronunun belli olup olmadığı, dava konusu imalatın davacı tarafından yapıldığına dair bir bilgi bulunup bulunmadığı idareden sorularak, taraf ticari defterleri üzerinde dava konusu uyuşmazlıkla (faturalar, ödemeler vs.) ilgili konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılıp özellikle davalı vekilinin mahkemeye sunduğu .......... havale tarihli dilekçelerinde bahsi geçen mahsuplaşma ve davacıyla olan ticari ilişkileri konusundaki savunmalarının ve ayrıca dava dışı üçüncü kişinin ticari defterlerde ne şekilde kayıtlı olduğu tespit ettirilerek alınacak rapor çerçevesinde ve dosyaya dahil olan tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacının dayanağı kredi sözleşmesi tümüyle dosyaya kazandırılmadan bilirkişi tarafından yerinde inceleme suretiyle oluşan sonuca göre karar verilmiş olup bilirkişi raporundan sözleşmenin bütünüyle incelenip incelenmediği anlaşılamadığından, mahkeme tarafından bilirkişi raporu bu kapsamda değerlendirilmeden hükme varılmasının doğru olmadığı-
Davalının vergi denetmeni huzurunda imzası ile onayladığı ikrarının kendisini bağlayacağı, buna göre tarafların faturada belirtilen bedeller konusunda anlaştıkları, resmi devir esnasında taşınmazlar kaba inşaat halinde olduğundan değerlerinin buna göre belirlenerek belirlenen kaba inşaat fiyatından ödeme yapıldığı, taşınmazların ince işlerinin davacı tarafça tamamlanarak teslim edildiği, taşınmaz bedelinden kalan miktarın ödenmediği ispatlanmış olduğundan fatura bedellerinden davalının ödeme miktarı düşülerek kalan ............ TL alacak yönünden takipte davacı haklı olduğundan bu miktar üzerinden davanın kabulü gerekeceği-
Vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğünün ikrar eden tarafta değil, vakıayı ileri süren tarafta olduğu gözetildiğinde somut olayda ispat yükü davacıda olup davacının mevcut bir borcun ödenmesinin aracı olan havale yoluyla yapmış olduğu ödemelerin avans niteliğinde olup iadesi gerektiğini ispat etmesi gerekeceği-
Acenteye müvekkili namına husumet yöneltilmesi ancak aracılık ettiği işlerle ve 6102 sayılı TTK'nın 103. maddesinde belirtilen hallerle sınırlı olup, somut olayda davalının dava konusu taşıma işinde acente sıfatıyla aracılık yapmadığına yönelik savunması üzerinde durulmaksızın davalı tarafça yapılan yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda, mahkemece davalının söz konusu taşıma işinde davalı şirket acentesi sıfatıyla aracılık faaliyeti yapıp yapmadığı konusunda taraf delilleri toplanarak, husumet yöneltilen şirketin davalı şirketin acentesi olmadığının saptanması halinde davalı şirkete tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği-
Davalının imzası bulunan genel kredi sözleşmesinin kefaleti düzenleyen maddeleri değerlendirildiğinde, asıl borçlu şirketin kredi kartına ilişkin borcunun da davalının kefalet borcu kapsamında olduğunun kabulüyle buna göre söz konusu alacaktan da sorumlu tutulması gerekirken, sözleşmede kefilin sorumluluğuna ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından bahisle bu kalem alacakla ilgili davanın reddinin doğru olmadığı-