Davacının, davalıya verdiği 81.293 TL bedelli senedin ödenmesi amacıyla 30.000 TL bedelli çek verdiğini, çek bedelini ödeyerek çeki iade aldığını, ödenen miktar mahsup edilmeden davalının fazla tahsilat yaptığını ileri sürerek fazla ödenen miktarın tahsiline yönelik yapılan icra takibine karşı itirazın iptalini talep ettiği- Davalı ise çekin bedelsiz davacıya iade edildiğini savunduğu- Çekin davacının elinde olduğunun ihtilafsız olduğu ve çek davacının elinde bulunduğundan çek bedelinin ödenerek geri alındığı yönündeki karinenin aksini, yani çekin bedelsiz olarak davacıya iade edildiğini davalının ispat etmesi gerektiği- İspat yükünün davacı üzerinde olduğundan bahisle icapsız yemine dayalı olarak davanın reddi yönünde verilen kararın isabetli olmadığı-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve kefil tarafından ödenen borcun, asıl borçludan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemi-
Senet kambiyo senedi vasfı taşımamakta ise de senet hamilinin akdi ilişkiyi diğer delillerle de ispatlayabileceği- Davalıların kolluk kuvvetlerindeki beyanları veı davacının akdi ilişkiyi diğer yasal delillerle ispatlayabileceği nazara alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı, borç ikrarını içerir belge niteliği taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı halde bu delil hatırlatılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Kiralanana ait ortak gider ve elektrik gideri alacağından dolayı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada; kiralanana ait dükkan numarası ile kesilen faturadaki dükkan numarasının hangi sebeple farklı olduğu araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Fatura bedellerinin çeklerle ödenmesi karşısında davacı tarafından artık kur farkı istenemeyeceği- Davacının davalıdan kur farkından doğan alacak talep edebileceğine ilişkin açık bir sözleşme hükmünün bulunmadığı, davalı borçlunun kur farkı alacağı için bir ihtarname ile temerrüde düşürülmediği, davacının BK'nun 83. maddesi hükmü uyarınca alacağını yabancı para üzerinden isteme hakkına sahip iken tercih hakkını Türk Lirası üzerinden kullandığı, bu halde davacının kur farkı talebinde bulunamayacağı, davacı tarafın tahsilatı yaptığında kur farkından doğan fazlaya ilişkin alacağını saklı tuttuğunu bildirmediği, ayrıca altı sene boyunca yapılan müteaddit satımlardan sonra geriye dönük olarak toplu bir şekilde ve tüm münferit satımları kapsar şekilde kur farkı talep etmesinin dürüstlük kuralına uygun olmadığı-
Davacı alacaklının 07/12/2009 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2.927,90 USD kira ve 12 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.939,90 USD alacağının tahsilini talep ettiği; ödeme emrinin davalı borçluya 10/12/2009 tarihinde tebliğ edildiği; dosya içerisinde yer alan borca itiraz dilekçesinden itiraz tarihinin anlaşılamadığı; bu durumun ödeme emrine süresinde itiraz edilip edilmediği dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında önem arzettiği; mahkemece itiraz tarihi araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-