Kefiller aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Davacı bankanın nakde çevrilmesi nedeniyle tahsilini talep ettiği teminat mektubu daha eski tarihli olduğu ve banka ile asıl borçlu arasında yapılan ve davalıların kefaletinin bulunmadığı ilk kredi sözleşme gereğince düzenlenmiş olduğu, davalıların sadece 2. genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olduğu, davalıların kefaletlerinin bulunduğu sözleşmede “müşteri ve müteselsil kefiller işbu sözleşmenin daha önce bankaya hitaben imzaladıkları ve ilerde imzalayacakları tüm kredi taahhütname ve sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçası olduğunu … kabul ve beyan ederler.” hükmü bulunmaktaysa da, davalıların geçmişte imzaladığı sözleşme bulunmadığı gibi sonraki sözleşmede de imzaları bulunmadığından, mahkemece tarafların tüm beyanları, sözleşme hükümleri ve teminat mektubunun hangi sözleşme nedeniyle verildiği hususları incelenerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davalıların, dava dışı şirket ile davacı banka arasında imzalanan ........... tarihli genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil oldukları, davalı kefillerin imzaları bulunan sözleşme içeriğinde çek yaprağı ve teminat mektubu nedeniyle depo bedelinden sorumlu olacağına ilişkin hüküm bulunmadığı halde mahkemece davanın bu yönden kısmen kabul edilmesinin doğru olmadığı- Dosyadaki bilgilerden takibe konu borçların, asıl borçlu ile davalı şirket arasında üç ayrı kredi sözleşmesine dayandığı, ne var ki davalı kefillerin sadece tek bir sözleşmeye kefil olduklarının anlaşıldığı, o halde mahkemece bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiden yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle rapor alınarak davalıların kefalet imzası bulunan kredi sözleşmesi kapsamında takip tarihi itibariyle kredi borçları bulunup bulunmadığı belirlenip, sorumlu olacakları miktar tespit edilerek karar verilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesince istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına kararı verilmeksizin dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine sevkedilmesi halinde bu yöndeki kararın Bölge Adliye Mahkemesince de verilebileceğine ilişkin bir kanun hükmünün bulunmadığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, kendisine anlatılan şekilde intikal eden dava dosyaları bakımından HMK’nın 352. maddesi uyarınca başvuru şartlarının yerine getirilmediğinin saptanması halinde verilmesi gerekli kararın, dava dosyasının ilk derece mahkemesine geri çevrilmesi ve HMK’nın 344. maddesi çerçevesinde yasa gereğinin takdir ifasının talep edilmesi ile sınırlı olduğu, tüm bu sebeplerle, Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen istinaf isteminin yapılmamış sayılmasına dair kararının yerinde olmadığı-
Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın tazmini talebiyle açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili için açılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, alacak, yargılamayı gerektirir nitelikte olup likit olmadığından, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takibine konu alacaklar likit ve belirlenebilir olması nedeniyle mahkemece hükmolunan miktar üzerinden İİK 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Ticari işletmeye bağlı hukuki ilişkiler yeni kurulan şirkette varlığını sürdüreceğinden, mahkemece tür değişikliğinin tescilinden sonra icra takibi başlatan şirketin takip yapma yetkisi olup olmadığı, itirazın iptali davasını açan şirketin HMK. 114/1-d bendi gereğince dava şartı niteliğindeki taraf ehliyeti olup olmadığının irdelenmesi gerektiği-
Kefillerin itirazının iptali istemine ilişkin davada, yargılama sırasında davacının davalı kefillerden biri yönünden davadan feragatinin diğer kefil bakımından her hangi bir sonuç doğurup doğurmayacağı-
Yurtdışındaki şantiyelerde çalışan işçilere aylık 150,00 USD yemek ve barınma yardımı yapıldığı kabul edilerek giydirilmiş ücret belirlenen dosyaların, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği de dikkate alınarak yemek ve barınma gideri miktarı 150,00 USD olarak belirlenmesi gerektiği- Kıdem ve ihbar tazminatlarının hesaplanmasına esas ücret ve ekleri (yemek ve barınma ücreti) de taraflar arasında ihtilaflı olup yargılamayı gerektirdiğinden, dava konusu alacakların likit olmadığı, yargılamayı gerektirdiği bu nedenle, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
Mahkemece, haksız fiil faili olan davalının, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 121. maddesi gereğince, ilgili olarak kabulü ile asıl alacak yönünden geriye dönük 5 yıllık hesaplama ve işlemiş faiz talebinin reddi ile takibin kısmen kabulü yönünde karar verilmesi doğru olmayıp, belirtilen şekilde geriye dönük 10 yıllık asıl alacak ve işlemiş faiz hesabı yapılmak üzere talep miktarını ve varsa davalının usulü kazanılmış hakkını aşmayacak şekilde hesaplama yapılması gerekeceği-
Zamanaşımına uğrayan senetler adi senede dönüşmeyeceğinden, alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacağı, (yazılı) delil başlangıcı olarak kullanılabileceği- Dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmayan davacının ön inceleme duruşmasından sonra tanık deliline dayanmasının mümkün olmadığı- Dosya içerisinde yer alan muacceliyet sözleşmesi incelendiğinde temel alacağa ilişkin herhangi bir atıfta bulunulmadığı- Davacı her ne kadar bilirkişi deliline dayanmışsa da, davalılar tacir olmayıp dava da ticari dava niteliğinde olmadığından akdi ilişkinin ispatı noktasında davacının ticarî defterlerinin incelenmesinin sonuca etkili olmayacağı-