Davalı, davacı banka ile asıl borçlu arasında imzalanan ... TL limitli genel kredi sözleşmesinin kefili olup kefilin kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu- Hükme esas alınan bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli olmadığı- Sözleşme genel kredi sözleşmesi olup Borçlar Kanunu'na ilişkin hükümlerin değil Ticaret Kanununa ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği- 
Taraflar arasında düzenlenen satın alma sözleşmesinde "USD meblağ ödemeleri fatura tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden yapılacaktır." hükmü kararlaştırılmış ise de, daha sonradan tanzim edilen faturalarda "işbu fatura USD karşılığı kesilmiş olup vade tarihinde .... USD olarak tahsil edilecektir." ibaresi yer aldığından ve alıcının süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmaksızın bu haliyle faturaları defterine kaydettiği anlaşıldığından, ödeme hususundaki kaydın eylemli olarak değiştirildiğinin davalı tarafça kabul edilmiş sayılacağı- 
Dava, itirazın iptali davası olup satıcı davacının, malı alıcıya teslim ettiğini ve akdi ilişkiyi kanıtlamakla yükümlü olduğu- Davalı davacı ile arasında akdi ilişki bulunmadığını ileri sürmüş olup itirazında da dava dışı İ.D. arasında ticari ilişki bulunduğu ve peşin satış usulü akdi ilişkinin sonlandığını kabul ettiği; diğer yandan davacının mal teslim belgesine dayandığı, belge altındaki imzanın davalıya ya da onu temsile kişilere ait olmadığı sabit olduğundan, kanıtlanamayan davanın reddi gerektiği- 
Kabul edilen miktar üzerinden harcın hesaplanması gerekirken bu miktarın hüküm fıkrasında daha fazlasına hükmolunması isabetsiz olduğu, ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görüldüğü-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu-
Davalılar, sözleşmenin müşterek borçlusu ve müteselsil kefilleri olup aynı zamanda asıl borçlu tarafından temlik eden banka lehine düzenlenen kambiyo senedinde avalist olarak imzaları bulunduğundan, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alacaklının davalılar hakkında hem kefilin hem de avalistin sorumluluğu çerçevesinde kambiyo senedine müracaat hakkının mevcut olduğu-
Davacı, davalı şirket ile bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı halde sehven davalı hesabına gönderdiği paranın iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptalini istediği- Mahkemece taraflar arasında akdedildiği kabul edilen 01.02.2011 tarihli franchise sözleşmesi hükümleri uyarınca, davalının sözleşmedeki edimini yerine getirip getirmediği ve davacı tarafından davalı hesaplarına gönderilen tutarın davalı yanca hak edilip edilmediğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Eser sözleşmesinin eksik ve kusurlu ifası sebebiyle uğranılan zarara ilişkin maddi ve manevi tazminatın tahsiline ilişkin asıl dava ile bakiye iş bedeline ilişkin itirazın iptaline ve tazminata yönelik karşı davada, yüklenici tacir olup, iş sahibinin tacir olduğuna ve ticari defter tuttuğuna dair iddia ve delil bulunmadığından, yüklenicinin ticari defterlerinin iş sahibi davacı karşı davalı aleyhine delil olarak kabul edilmesi olanaklı olmadığından, yerinde keşif yapılıp bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna uygun karar verileceği-
Davacının faturalara istinaden alacağın tahsili için davalı aleyhine fatura bedelleri ve işlemiş faizleri üzerinden alacağın tahsili için takibe geçildiği, takibe konu asıl alacağın tamamının (takip tarihinden sonra, ödeme emrinin tebliğinden önce) ödendiği, ödeme emrinin davalıya tebliğ edilip takibe itiraz edildiği, davacı vekilinin davalının işlemiş faize itirazının iptalini istemeyerek sadece icra vekalet ücreti ve masraflar üzerinden takibe devam edilmesini istediği, TTK mad. 1530 gereğince davalının temerrüde düşürülmesi için önceki kanuni düzenlemelerdeki gibi mutlaka bir temerrüt ihtarının gönderilmesine gerek bulunmadığından temerrüdün gerçekleştiği, davalı tarafça yapılan ödemenin takip tarihinden sonra yapılması karşısında işlemiş faiz borcunun da bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça işlemiş faize itirazın iptali istenmemiş ise de borçlu olan davalının takip masraflarından ve icra vekalet ücretinden sorumlu bulunduğu- Asıl alacağa yönelik itiraz söz konusu olmadığından, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verildiği-
01.07.2012 tarihinden sonra 1163 s. Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca açılan dava ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesinin bulunmaması halinde, 6102 s. TTK. mad. 5/4 uyarınca, bu davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-  Davacı kooperatifin anasözleşmesinin 17/3. maddesi, “Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü gereğince, mahkemece, bilirkişi aracılığıyla, davacı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak, davalının, ortaklığı devir aldığı tarihin belirlenmesi, anasözleşmenin anılan maddesine göre devreden ortağın borçlarından da sorumlu olduğu gözetilerek, asıl alacak ve işlemiş faiz borcu ile ilgili rapor alınması gerekirken, davalının taşınmazı devir tarihinden sonraki döneme ilişkin sorumluluğunu belirleyen rapora göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu-