İtirazın iptali davalarında; kural olarak takip tarihi itibariyle borç ve alacak miktarının tespit edilip bu tutar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekeceği; bu itibarla mahkemece, davacının takip konusu edilen miktardan ne kadarını takip tarihine kadar ödediği belirlenip, ancak takip tarihine kadar yapılan bu ödemeler üzerinden itirazın iptaline karar vermesi gerekirken, bilirkişi incelemesinin yapıldığı tarihe kadar yapılan ödemeler üzerinden itirazın iptaline karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davalı tarafça, davacının da geldiği ön inceleme duruşmasında ilk kez sunulan cevap dilekçesinin deliller bölümünde takip dayanağı faturaların e-mail yoluyla kendilerine gönderildiği savunulup, cevabi ihtarname örneğinin eklendiği anlaşıldığından, mahkemece, davalı tarafça anılan aşamada inkâr kapsamında dayanılan ve bildirilen deliller toplanıp, değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin karar tarihinden sonra dava konusu icra takibine konu borç hakkında asıl borçlu davalının talebi üzerine davacı kooperatif tarafından borcun yapılandırıldığı ve takip borçlusu davalılar yönünden dava konusu takip ile ilgili icra işlemlerinin durdurulduğu dosya kapsamındaki 12.12.2014 tarihli yazı kapsamından anlaşıldığından, mahkemece, bu doğrultuda gerekli araştırmanın yapılarak, borcun yeniden yapılandırıldığının anlaşılması halinde tecdit işlemi yapıldığı düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi için kararın bozulması gerektiği-
Sigorta prim borcunun tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davada; mahkemece bilirkişi raporları nazara alınarak davanın reddine karar verildiği; bilirkişi raporunda davacı sigorta şirketinin alacağına dayanak olarak sunmuş olduğu sigorta poliçelerine göre davacının 16.105,84 TL tutarında prim alacağının görüldüğü; sigorta ücretinin ödenmemesi nedeniyle iptal ifadesiyle kasko sigorta zeyilnamelerinin düzenlendiğiİ; zeyilnamelerde eksi işareti konulmak ve iade ibaresi kullanılmak suretiyle iptaller nedeniyle davacı şirketin prim borcundan düşülecek miktarın 20.676,63 TL olduğu; prim mahsubu miktarı davacının alacaklı olduğu bedelden yüksek bulunduğundan davacının prim alacağı olmadığının bildirildiği; ek raporda ise taraflar arasındaki sigorta poliçelerinin düzenlendikleri ve iptal edildikleri tarihler itibari ile yürürlükte bulunan eski TTK. mad. 1295 gereğince sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışa ilk taksidin, akit yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerektiği; sigortacının sorumluluğunun primin veya ilk taksidin ödendiği tarihte başlayacağının düzenlendiği; böylece taksitle ödeme kararlaştırılan sigorta poliçelerine ilişkin olarak ilk taksit ödenmeden poliçenin yürürlüğe girmeyeceği ve sigortacının sorumluluğunun başlamayacağı; bu kapsamda davalı şirketin ilk taksit borcunu yerine getirmemesi nedeni ile davacı sigorta şirketinin hasar bedeli ödeme yükümlülüğünün doğmadığı; dolayısı ile ilk taksitleri ödenmeyen poliçelerin yürürlüğe girmediği ve davacı şirket tarafından düzenlenen zeyilnameler ile de poliçelerin iptal edildiği; davacı şirketin iptal edilen poliçeler nedeni ile davalı şirketten sigorta primi talep etmeye yasal hakkı bulunmadığı; bu dönem içinde sigorta şirketinin prim borcu ödenmemesine rağmen hasar ödeme sorumluğunu kabul ettiğine dair bir yazılı taahhütte de bulunmadığı, bu nedenlerle davacı vekilinin poliçelerin düzenlenme tarihi ile iptal tarihleri arasında geçen süre için prim hesaplaması yapılması yönündeki itirazının yerinde bulunmadığı-