Davalının, taraflar arasındaki önceye dayalı ticari ilişkiyi kabul ettiği, ancak takibe konu faturalar yönünden sözleşme ilişkisini ve teslimi kabul etmediği, takibe konu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı tarafça sunulan faturaların teslim alan bölümlerinde isim ve imza bulunmadığı, davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı faturaların dayanağının da usulüne uygun olduğunu ispatlaması gerektiği, davacının ürünlerin bir kısmının bizzat personele teslim edildiğini iddia ettiği, bu hususta zimmet formlarına dayanmış ise de, zimmet formları ............. Koruma Güvenlik... Ltd. Şti. antetli olduğu gibi teslim alan kısmındaki tüm isimlerin davalı şirket çalışanlarına ait olduğunun tespit edilemediği, bazı formların imza kısmında aynı işaretlerin yer aldığı, zimmet formlarının içeriklerinin takibe konu faturaların içeriği ile aynı olup olmadığının ispatlanamadığı, davacının diğer iddiasının ise ürünlerin bir kısmının davalı şirket tarafından bildirilen adrese kargo ve ambar ile gönderildiğine ilişkin olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi kargo şirketinin yazı cevabına göre teslimatın içeriğine dair bir açıklama yer almayan, kime teslim edildiği tam olarak belirlenemeyen faturaya konu malların teslim edildiğinin kabulünün mümkün olmadığı, üniversitelerin yazı cevaplarında da personellerin kıyafetlerinin davacı şirket tarafından teslim edildiği hususunda bir cevap verilmeyip ............... Üniversitesi ve ............ Üniversitesinin yazı cevaplarında, kıyafetlerin davalı şirket tarafından personele gönderildiğinin belirtildiği dikkate alındığında bu husustaki delillere göre de teslimin sübuta erdiğinden söz edilemeyeceği, elektronik postaların ancak yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebileceği gibi mail içerikleri incelendiğinde, maillerin farklı tarihlere ilişkin siparişlere yönelik olduğu, fatura ve teslimat bilgisinin yer almadığı, bu durumda mailler ile birlikte tanık ifadesi değerlendirilerek teslimin ispatlandığından söz edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle davalı yanca davaya konu faturalar yönünden teslimin ispatlanamadığı, davacının delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı dikkate alınarak davanın reddine ve davacının kendi defterinde kayıtlı faturalar yönünden başlattığı takipte kötü niyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden davalının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilebilmesi, bu bağlamda davacı bankanın ....... şubesindeki kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle davalı ödemelerinin başka kalemlerde gösterildiği savunması da gözetilerek iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle davacı bankanın davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarının tespiti için bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişiden ek rapor alınması için duruşma açılmasına karar verilerek, ............. tarihli tensip zaptının düzenlendiği, ............... tarihli celsede alınan ara karar gereği davalı vekilinin istinaf incelemesinin yapılabilmesi için belirlenen bilirkişi ücretinin yatırılması, aksi halde mevcut duruma göre karar verileceğine dair ihtaratı içeren duruşma zaptı davalı vekiline .............. tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde bilirkişi ücretinin verilen kesin sürede yatırılmadığı, davalı vekilinin .............. tarihinde yapılan duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 358 inci maddesinin 3 üncü bendi uyarınca reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
............ Asliye Ceza Mahkemesi'nin ..................sayılı kesinleşmiş dosyasının dayanağı ............ tarihli Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunda imzaların .........'ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de mahkemece işbu dava dosyasında aldırılan ............. tarihli bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalı ............'a ait olduğunun tespit edildiği, mahkemece çelişkilerin giderilmesi amacıyla ATK Genel Kurulundan alınan ............ tarihli raporda, inceleme konusu "genel kredi sözleşmesi"nde .............'a atfen atılı imzalar ile .............'ın yeni gelen mukayese imzaları arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların ...........'ın eli ürünü olduğunun saptandığı, bu nedenlerle çelişkilerin giderilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına ve öğretideki genel kabule göre maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağladığı, mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Davalı bankanın gerekli özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle kural olarak sorumlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davalı bankanın davacı .......'e yönelik işleminde kusur ve ihmalinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı ...........'ün davalı ................ Bankası A.Ş. hakkında açtığı davanın reddi yönünde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, diğer davacı ........... tarafından davalı banka aleyhine açılan davada davalı bankanın 87.435,00 TL tazminatın 43.717,50 TL'lik kısmından davalı .............. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş olup, 43.717,50 TL dışında kalan talebin reddedildiği, bu suretle davalı banka yararına reddedilen kısım üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken davacı ............ tarafından davalı banka aleyhine açılan davada davalı banka yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasının yerinde görülmediği-
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre davacı bankanın takip konusu borçlu cari hesap kredisi yönünden hesap kât tarihinde müşterilerine fiilen uyguladığı faiz oranları dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmaksızın banka tarafından TL ticari kredilere uygulanan akdi faiz oranı olan yıllık %19,08 oranı esas alınarak taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 19 uncu maddesinin (f) bendinde yer alan düzenleme gereğince bu oranın iki katı oranında temerrüt faizi uygulanacağı kabul edilerek %38,16 temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplama yapılmış ise de davalının istinaf başvurusunda bulunmamış olması ve davacı tarafça da hesap kat tarihinde fiilen uyguladığı faiz oranının mahkemece esas alınan orandan daha yüksek olduğuna dair iddia ve delil ileri sürülmemiş olması karşısında, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerektiği, davacı bankaca davalılara gönderilen hesap kat ihtarnamesinde borcun ödenmesi için 7 günlük atıfet süresi verildiğinden, bu sürenin dolmasından itibaren temerrüt tarihinin 30.01.2018 olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, takip konusu kredi taksitli ticari kredi olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda kredinin ödenmeyen 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı taksitlerine vade tarihlerinden hesap kat tarihine kadar akdi faiz uygulanması, 6 ncı taksit tarihindeki kalan ana para bakiyesine de hesap kat tarihine kadar akdi faiz uygulanarak hesap kat tarihindeki asıl alacak miktarının tespitinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı-
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktarın 2.293,78 TL olup mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 4.270,00 TL’nin altında kaldığı, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin mahkemece verilen ek karar HMK.'nun ilgili hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
İtirazın iptali ilamında taraf olarak yer almayan kat maliklerinin borçlu olarak takibe dahil edilerek taraflarına icra emri gönderilmesinin yerinde olmadığı-
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, taraflar arasında satım sözleşmesinin kurulup kurulmadığı ile davacının iradesinin hile ve gabin nedeni ile fesada uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır...
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacının faturanın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiği iddiasında bulunduğu, taraflar arasında görülmekte olan eda davasında bu hususun ileri sürülebileceği, anılan davanın derdest olduğu, davacının işbu dava bakımından dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının sigortalısına ödediği bedele ilişkin tazminat istemine yönelik olan işbu davada tazminat alacağının likit olmadığı, yargılamayı gerektirdiği dikkate alınarak davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-