İptal edilmeyen ihale ve geçersizliği ileri sürülmeyen sözleşmeye dayalı olarak, yerine getirilen hizmet karşılığı fatura alacağının sözleşme hükümlerine göre belirlenmiş olduğunun, ihalesinin geçersizliğine ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığının, idare tarafından bir iptal kararının alınmadığının ve davacıya ihalenin geçersizliğine ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığının nazara alındığı, davalı tarafın sözleşme ile bağlı olduğunun değerlendirildiği, davalı taraf her ne kadar davacı şirket ve bu şirketle organik bağı olan şirketlerin belediyeyi zarara uğrattığını, Mülkiye müfettişi incelemesi sonucunda kamu zararı oluştuğunun tespitinin yapıldığını, bu zararın Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 14. maddesi uyarınca 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre davacı şirketin alacağından takas suretiyle mahsup yapılarak kamu zararının giderildiğini, davacı şirkete borçlu olmadıklarını ileri sürmekte ise de, Mülkiye müfettişi raporunda, Belediye personelinin ifadelerinden giderek tespitler yapılması nedeniyle iddianın davalı tarafından kanıtlanmadığı, davalının bu zararı kanıtlaması kaydıyla açılacak başka bir davada kendi personeline rücu edebileceği değerlendirilerek davalının savunmasına kıymet verilmediği ve belirtilen nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
Kiralananın mühürlenmiş olmasının kira sözleşmesinin sona ermesine neden olmayacağı, geçerli olan bir kira sözleşmesinin; tarafların birbirine uygun fesih bildirimi, mahkeme kararı yahut kiralananın yok olması ile sona ereceği, buna göre kiracının, kiralananı tahliye ve kiraya verene teslim ettiği tarihe kadar kira bedellerini ödemekle yükümlü olduğu, davalı kiracı tarafından taşınmazın tahliye edildiği ve anahtarlarının teslim edildiğinin usulüne uygun olarak ispat edilemediği- 
Mahkemece yüksek mahkemenin bozma ilamına uyulmakla davacı yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu, bozma ilamında, ''davalının sunduğu 02.01.2014 tarihli ödeme belgesinde ödeme sebebi olarak 31.12.2013 vadeli senet tahsilatı denmekte olup dava konusu sözleşmedeki ödeme planında böyle bir taksit ve senet olmadığından bu ödeme dava konusu sözleşmeye ilişkin bir ödeme olarak kabul edilemeyeceği'' belirtilmesine rağmen mahkemece bu ödemeye ilişkin 39.000,00 TL'nin sözleşmeye ilişkin bir ödeme olduğu kabul edilerek, bozma ilamının davacı lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alınmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
Uyuşmazlık, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir...
Dayanak ihalelerin feshine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı yahut derdest dava bulunmadığı, aksine Davalı Belediye ile Davacı şirketin bahsi geçen ihalelere ilişkin olarak borç bakiyeleri konusunda mutabık kaldığı, Davalı Belediye'nin dava konusu faturayı emanet olarak muhasebe işlemlerine kaydettiği, dava konusu ihaleye ilişkin olarak da ayrıca mutabık kalındığı anlaşılmakla, bu haliyle ihalenin geçerliğini koruduğu, hukuk sisteminde geçerliliğini koruyan ihaleye dayanarak zarar iddiasında bulunan belediyenin eldeki davada bu iddiasına yönelik olarak ispat vasıtalarını kullanmadığı, bu yönde bir talebi olmadığı, tazmin raporuna dayanarak davayı reddettiği görülmekle zarar iddiasını ispat edemediği, zararın oluştuğunun kabul edilmesi halinde dahi, bu zararın alacaktan takas suretiyle mahsup edilmesi hususunun Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Türk Borçlar Kanunu takas mahsup hükümleri uyarınca gerçekleştirilmemiş olması nedenleriyle davanın kabulüne ve borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğundan davacının kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacı şirketin 4 ayrı sözleşmeye ilişkin olarak hakediş bedellerinin tahakkuk ettirildiği tarafların teminat bedellerinde 24/10/2019 tarihinde karşılıklı olarak mutabık kaldıkları, İçişleri Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen tazmin raporu incelendiğinde, raporun tanık beyanları doğrultusunda hazırlandığı, somut tespitler bulunmadığı, ............... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan bilirkişi heyeti raporunun ihalelerin icrasına yönelik düzenlenen belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespitinin ifadelere dayandırılamayacağı yönünde kanaat bildirdiği, keza eldeki davada davalı tarafın davacı şirkete fazla ödeme yapıldığına ilişkin iddialarını ispatlayamadığı, dayanak ihalelerin feshine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı yahut derdest dava bulunmadığı, idarenin ihalenin iptaline yönelik kararının bulunmadığı, davacı tarafa ihalenin geçersizliğine yönelik bildirimde bulunmadığı aksine davalı Belediye ile davacı şirketin bahsi geçen ihalelere ilişkin olarak 359.347,36-TL teminat alacakları tutarında mutabık kaldığı anlaşılmakla, bu haliyle ihalenin geçerliğini koruduğu, davalı Belediye'nin davacı şirketin kurumu zarara uğrattığına dair müfettiş raporu dışında delil sunulmaması, müfettiş raporunun ise tanık beyanları doğrultusunda değerlendirme yapması, işin mahiyeti gözetilerek davalı Belediye tarafından iddialarını ispata yarar başkaca delil sunulmaması ve tarafların arasında onaylanan mutabakat mektubu göz önüne alınarak davacının davasının kabulü ile itirazın iptaline ve borçlunun itirazı haksız görüldüğünden takip meblağının %20'si oranında icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemi-
Yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmayan davalının dava dilekçesinde yer alan tüm iddiaları inkâr etmiş bulunmasına, inkâr savunmasına dayanak vakıa ve delile dayanmayan davalının süresinden sonra bildirmiş olduğu delillerinin karşı ispat hakkı kapsamına taşınarak değerlendirilmesine imkân bulunmamasına, somut uyuşmazlıkta ispat yükünün davalı üzerinde olduğunun anlaşılmasına göre, mahkemece verilen menfi tespit davasının kabulüne ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satış ve finansman sözleşmesine dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak talebi- Taraflar arasında görülen aynı taşınmazın farklı kira dönemlerine ilişkin davada 07.07.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle, 13.09.2006 tarihli sözleşmenin (6.2) maddesini değiştirdiği sonucuna varılamayacağının belirlendiği-
Davanın; taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan satış bedelinin ödenmediği iddiası ile tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu- Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı- Tarafların iddia, savunma, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, yukarıda belirtilen hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeler ile vekil olmayan kişiye yapılan ödemenin ifa yerine geçmeyeceği, kötü niyet tazminat koşullarının da oluşmadığının kabulü gerekeceği-