Takip talebinden önce temerrüde düşürdüğünü davacı alacaklı ispat edememiş olup gönderdiği e-posta Sözleşmenin 13 üncü maddesine göre muacceliyeti sağlayıp temerrüde düşürmeyi sağlamayacağı- Davalı icra takibi ile temerrüde düşmüş olup icra takibine kadar işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığına ilişkin mahkeme kararının doğru olduğu- Ancak, davacı kendi ticari defterine göre Sözleşmenin 13 üncü maddesi kapsamında davalının temerrüde düştüğü kanaatiyle icra talebinde temerrüt faizi ve asıl alacak talep etmiş olup kötü niyetli olmadığı- İlk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacının kötü niyetli takip yaptığına ilişkin gerekçelerinin dosya kapsamında uygun olmadığı- Davacının asıl alacağının 97.125,24 TL olduğunun belirlendiğine ve davalı asıl alacağı icra takibinden sonra ödediğine göre işbu davada da sadece işlemiş ve icra takibinden itibaren işleyecek faizi için itirazın iptali talep edildiğine göre, davalı icra takibi ile temerrüde düştüğünden icra takip tarihi ile asıl alacağı ödediği tarih arasında işlemiş temerrüt faizini ödemekle yükümlü olup icra takibinin 97.125,24 TL alacağın icra takip tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi yönünden devam ve ticari faiz oranına göre hesaplanacak bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle davanın tamamen reddi doğru olmadığı-
Harici taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi- Davacı ile davalı arasında bila tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmede taşınmaz satış bedelinin belirtilmediği, davalı vekilinin süresinde verdiği ikinci cevap dilekçesinde "satış bedelinin 50.000,00 TL olduğu yönünde bir iddialarının bulunmadığı, satış bedelinin 150.000,00 TL olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, taşınmazın değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmadığı" şeklinde beyanda bulunduğu, taşınmazın satış bedelinin 150.000,00 TL olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında imzası inkar edilmeyen 03.12.2014 tarihli "Ara protokoldür" başlıklı belgede ise, "...dairenin kalan bakiyesi (50.000,00 TL'nin) elli bin TL'nin bir kısmı olan (8.000,00 TL'yi) sekiz bin TL'yi elden teslim ettim..." ifadesinin yer aldığı, dosya kapsamında yer alan dilekçeler ve sözleşmeler birlikte değerlendirildiğinde davacının 108.000,00 TL ödeme yaptığının yasal delillerle ispat edildiği, davalının 8.000,00 TL'yi ise davacıya iade ettiğini ispat edemediği, davacının onayı olmadan davacının abisine yapılan ödemenin davalıyı borçtan kurtarmayacağı-
Uyuşmazlık, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı tahakkukun tahsili yönünde başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir...
29.12.2013 ödeme tarihli 377.600 USD bedelli faturaların üzerindeki “İşbu fatura USD karşılığı kesilmiş olup vade tarihinde …..USD olarak tahsil edilecektir.” ibaresine göre oluşan 29.868,16 TL tutarındaki kur farkından davacının sorumlu olduğu, davalıya 20.06.2014 tarihinde havale edilen 111.514,92 TL’den kur farkı olarak 29.868,16 TL mahsup/kesinti yapılması gerekirken 4.039,76 TL fazlasıyla 33.907,92 TL kesinti yapıldığı, davacının işbu 4.039,76 TL’yi 25.06.2014 takip tarihinden itibaren talebe uygun olarak %9 yasal faizi ile birlikte talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın 4.039,76 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 4.039,76 TL asıl alacak üzerinden yıllık %9 yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına, kabul edilen miktar üzerinden %20 olarak hesaplanan 807,95 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Otoyol aydınlatma bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptali davasında, mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ilgili mevzuat (4628 s. K. Geç. 17, Aydınlatma Yön. 3-4. md.) gereği, protokole konu yolların "karayolu aydınlatması" kapsamına girmediği, protokolde kastedilen otoyolların davalı İdare tarafından işletilen ve geçen araçlardan ücret toplanan yollar olduğu, davaya ve itiraza konu yolların ise, davalı İdarenin geçen araçlardan ücret almadığı yollardan olduğu, söz konusu yollardaki genel aydınlatma bedellerinden davalı kurumun sorumlu olmayacağı-
Davacı tarafından ............... tarihinde davalının hesabına "Kapora" açıklamasıyla gönderilen 15.000,00 TL'nin cayma parası olarak kararlaştırıldığı hususunun ispatlanmadığı, ayrıca bu bedel cayma parası olmadığından kusur araştırmasına da gerek olmadığı, karşı dava ile ileri sürülen iddiaların tanıkla ispatı mümkün olmadığından bildirilen tanıkların dinlenmemesinin sonuca etkili olmadığı, devre konu şirket, limited şirket olup hisse devrine ilişkin taraflar arasında usulüne uygun olarak yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalının sözleşme içeriğini ispatlayamadığı gibi davacı tarafça sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle bir zarara uğranıldığı ve oluştuğu iddia edilen zararların ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Uyuşmazlık, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir...
Mahkemece hükme esas alınan son bilirkişi raporunda ............... ve ................ plakalı araçlar için dosyadaki diğer bilirkişi raporları aksine bir kanaat oluştuğu, anılan bilirkişi raporlarının birbirleri ile karşılaştırılmak suretiyle çelişkinin giderilmediği anlaşılmış olup, Mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi gidermek amacıyla farklı bir heyetten rapor alınarak karar verilmesi gerektiği- Mahkemece imalat hatasından kaynaklı gizli ayıplı olduğu tespit edilen kamyonların işletilemediği günler bakımından, ikame araç kiralanmadığı gerekçesiyle davacının araçları işletemediği günler bakımından vücut bulan zararın tazmini istemi reddedilmiş ise de davacının aracını işletemediği günlerin dosyada belirlenebilir olduğu ve ticari hayatın devamı için bulunan ikame çözümlerin zarar uğranmadığını göstermeyeceği gözetilerek bu günlerin maddi kaybına ilişkin tazminat hesabı yapılması gerekirken bu kalemin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının süresi içerisinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin dosyada belge bulunmadığı, eldeki itirazın iptali davasının da süresi içerisinde açıldığı, dosyaya sunulan fatura ve teslim tutanakları birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar davaya konu senetlerin zamanaşımı sürelerinin dolması nedeni ile ilamsız takibe konu edildiği, bu kapsamda yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakta ise de davacının beyanları ile de sabit olduğu üzere ticari ilişkinin tarafı olarak asıl borçlunun dava dışı limited şirket olduğu, şirket borcu nedeni ile şirket müdürünün şahsi sorumluluğuna gidilemeyeceği, yine takibe konu edilen senetler üzerindeki imzaların kaşe üzerine atıldığı, boşta imza olmadığı, davalının avalist vasfının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı..