Kararı veren mahkeme tarafından HMK' nun 366.maddesi atfıyla aynı kanunun 344. maddesi uyarınca; Temyiz harçlarının 1 haftalık kesin süre içerisinde tamamlanması gerektiği aksi takdirde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunda başvurana yazılı olarak bildirilmesi gerektiği ve verilen kesin süre içinde temyiz harçları tamamlanmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek başvurana tebliğ edilmesi gerektiği-
Kredi sözleşmesindeki "tarafların sözleşmede belirtilen adreslerinin yasal ikamet adresleri olarak kabul edileceği ve bu adreslere gönderilen her türlü tebligatın bu adreslere ulaştığı tarihte kendilerine ulaşmış sayılacağı" ve "müteselsil kefillerin de taraf sayılacağına" ilişkin düzenlemeler uyarınca, hesap kat ihtarının müteselsil kefillerin sözleşmelerde yazılı adreslerine ulaştığı tarihin "tebliğ tarihi" olarak esas alınması ve buna göre temerrüt tarihinin belirlenerek hesaplama yapılması gerektiği- "Asıl  borçlu yönünden İİK 68/b uygulanarak ihtarın adrese ulaştığı tarihin, tebliğ tarihi kabul edilmesi ve temerrüt tarihinin belirlenmesinin gerektiği, bu madde kefillere uygulanamayacağından icra takip tarihine göre temerrüt tarihinin göz önüne alınması gerektiğine" yönelik kararın ise hatalı olduğu-
Cari hesap sözleşmesine güvence olarak davalıya ait gayrimenkul üzerine davacı şirket lehine üst sınır ipoteği konulan ve alacağın ödememesi üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açılan uyuşmazlıkta, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, cari hesap ilişkisi kapsamında "alacak ve borç tutarı, sürekli değişiklik gösterdiğinden" ve dava tarihi itibariyle alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği- "Cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın, borçlu tarafça tek başına tespit edebilme imkanı olduğu" ve "Bilirkişi raporu alınmış olmasının likit bir alacak bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, takip tarihi itibarıyla haksız olarak itiraz edilen ve likit sayılması gereken alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki muhalif görüşlerin kabul edilmediği-
Uyuşmazlık, davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir...
Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zaman aşımına uğramadığı gibi, kooperatifin inşaat maliyetine ilişkin aidat vs. alacakları zaman aşımına uğramayacağı- Yapı denetim masraf katılım payı alacağının zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek talep edilen 2007 yılı ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ay aidatının inşaat maliyeti ile ilgili olup olmadığı değerlendirilip kök raporda belirlenen faiz oranları dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alınarak takip tarihi itibariyle toplam borç miktarı tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yargılama sırasında takibe giren ve davada talep edilmeyen bakiye alacağa ilişkin olarak 02/01/2017 tarihinde ıslah harcı yatırmak suretiyle harç ikmalinde bulunmuşsa da, işbu harç ikmalinin 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığı; hak düşürücü süre, itiraz niteliğinde olup hakim tarafından re'sen dikkate alınması gerektiği gibi davalı yanca da bu itirazın istinaf ve temyiz sebebi olarak ileri sürüldüğü görüldüğünden, mahkemece ıslah harcı ile artırılan kısım dikkate alınmadan dava dilekçesi ile 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde talep edilip de harçlandırılan dava değeri olan 15.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne ve kabul edilen 15.000,00 TL'lik dava değeri üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Taşınır kira sözleşmesinden kaynaklı araç kira bedellerinin cezai şartla birlikte tahsiline ilişkin itirazın iptali istemi- Davalı şirketin cezai şarttan sorumlu tutulması, ekonomik açıdan mahvına sebebiyet verecek ise, cezai şartta indirim yapılmak suretiyle karar verilebileceği-
Zamanaşımına uğramış bono delil başlangıcı niteliğinde olduğundan, itirazın iptali davasında, davacı lehtarın, davalı keşideci ile aralarındaki temel ilişkiyi ve alacaklı olduğunu tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabileceği- Davacının, taraflar arasında "beton alım satımına" ilişkin ticari ilişkinin bulunduğunu, davalıya mal teslim edildiğinde bedeli için senet düzenlendiğini, takip konusu bononun da teslim edilen beton bedeline ilişkin olduğunu,  yani davalı ile olan hukuki ilişki gereği alacağı bulunduğu hususunu tanık anlatımıyla ispatlamış olduğu-
Davalı, davada eski hale getirmek isteyen avukat dışında bir başka avukat tarafından da temsil edildiğinden, her ne kadar avukatın (bel fıtığındaki rahatsızlığından kaynaklı) mazereti geçerliyse de, diğer vekil tarafından da temyiz ile ilgili işlemlerin yapılabileceğinden, eski hale getirme isteminde bulunulamayacağı-
Davacı avukatın, davalının vekili olarak alacağının tahsili için borçlu aleyhine icra takibini yürüttüğü, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu adına kayıtlı taşınmazların haczi ve satışı yoluna gidildiği ancak alıcı çıkmaması üzerine satışların düştüğü, davacı avukat tarafından başkaca işlem yapılmadığı, davalının, vekili olan davacıyı şikâyeti üzerine davacının vekâlet ücretini tahsil amacıyla icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı uyuşmazlıkta, davacı avukatın vekâlet ücretini talep edebilmesi için bu alacağının muaccel olması gerektiği- Davacının; henüz davalının alacağı tahsil edilmediğinden veya aciz vesikası alınmadığından, avukatlık ücreti alacağının muaccel olmadığı- "Davalı asilin davaya konu icra takibinden önce savcılığa davacı avukat hakkında şikâyette bulunması nedeniyle vekâlet ilişkisinin devam ettiğini söylemenin mümkün bulunmadığı, davalının şikâyeti ilgili bir ceza davası olmadığı gibi davacının taşınmazı iki kere satışa çıkardığı, gayrimenkul satışlarının emek gerektiren işler olması nedeniyle davacının vekâlet görevini yerine getirdiği" şeklindeki direnme kararının hatalı olduğu-