Sözleşme uyarınca hediye çekleri karşılığının ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin davada; yapılan yargılama sonucunda, davaya konu çeklerin davalının aleyhine delil teşkil eden defterlerinde borç olarak kaydedildiğinin sabit olduğu, davalının çeklerin bedelsiz verildiğini ispat edemediği ve ayrıca yemin deliline dayanmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali üzerine, icra müdürlüğünce dosya alacağının hesaplanarak bu miktar üzerinden takibe devam edilmesinin zorunlu olduğu, ayrıca borçluya icra emri düzenlenip gönderilemeyeceği- İlamda ilk defa hüküm altına alınan yargılama gideri, vekalet ücreti ve tazminat alacaklarının ise aynı takipten tahsili isteniyorsa bunlar yönünden borçluya icra emri tebliğ edilmesi gerektiği- İcra inkar tazminatına itirazın iptali davası karar tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, takip tarihinden itirazın iptaline dair mahkeme karar tarihine kadar faiz işletilmesinin hatalı olduğu, belirtilen döneme dair işletilen faiz tutarı yönünden de şikayetin kısmen kabulü ile anılan kalemler yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip talepnamesinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren %60 oranında faiz uygulanması talep edilmiş olup, mahkemenin ........ tarihli ilk kararının 1. bendinde "icra takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğinin icra safhasında gözönünde bulundurulmasına" karar verildiği, ilk kararın bu kısmının temyiz edilmeksizin davalı yararına kesinleştiği, mahkemece, bu husus gözetilerek, takibin, asıl alacağa yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmesi gerekirken, aynen devamına karar verilmesinin doğru olmadığı, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Davacının vekili olan davalının uhdesinde tuttuğu iddia edilen paranın tahsili istemine ilişkin olan davanın, davacının davalı hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali amacı ile Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada, HMK. 297 hükmüne aykırı olarak yazılan kararın hukuka uygun olmadığı-
Zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemi-
Kefilin kefalet imzasını taşıyan sözleşmede kefilden gayri nakdi alacakların ve çek bedellerinin deposunun talep edilebileceği yönünde açık bir hüküm bulunmadığı gözetilmeden, kefilin gayri nakdi kredinin deposundan sorumlu olduğu yönündeki hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Zamanaşımına uğramış çeklere dayalı takibe yönelik açılan itirazın iptali isteminden ibaret olan davada, mahkemece bilirkişi raporuna atıfta bulunularak karar verilmiş ise de davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, birbirleriyle çelişen her iki rapordan sonra tarafların itirazını da karşılayacak şekilde oluşturulacak bilirkişi heyetinden 3. bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmemesinin de doğru görülmediği-
Malın tesliminin ispat külfetinin davacı-satıcıya ait olduğu- Yasal delillerle desteklenmediği sürece defter kayıtları ve fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamadığı- Mahkemece davacının malın teslimine yönelik iddiası yönünden sunulan irsaliyelerde imzası bulunan davalı çalışanlarının imza örnekleri getirtilerek imza incelemesi yaptırıldıktan sonra, imzaların davalı çalışanlarına ait olması halinde bu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği-
Dava konusu nakit alacakları temlik alan dava dışı şirket vekilinin, mahkemeye sunduğu dilekçe ile sulh nedeniyle davadan feragat ettiklerini bildirdiği, dilekçe ekinde sunulan vekaletnameden, adı geçen vekilin davadan feragate yetkisi olduğunun anlaşıldığı, nakit alacakları temlik alan şirket vekilinin davadan feragat beyanının değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi için, her iki davalı hakkında nakit alacaklara yönelik kurulan hükmün bozulması gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşmenin ‘Özel Hükümler’ bölümü, ‘Ödemeler’ alt başlığı kısmında, davalının ödeme tarihinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kendisine yapılan ödemeden sonra yapılacağı kararlaştırıldığından, bu husus araştırılmadan borcun hangi miktarının muaccel olup olmadığı tespit edilmeden tümü muaccel olmuşcasına davanın tamamının kabul edilmesinin doğru olmadığı-