Faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, takip 5 adet faturaya dayandığından her bir fatura ile ilgili olarak mal tesliminin yapılıp yapılmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar vermek gerektiği-
Tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılamaya geçildiği belirtilip mazeret bildiren davalı vekiline herhangi bir tebligat çıkarılmaksızın aynı celse karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Faiz oranına davalı borçlu tarafından itiraz edilmesine karşın, mahkemece "itirazın iptaline" denilmek suretiyle takibin yasal dayanağı belirtilmeyen %17 faiz oranı ile devam etmesine imkan sağlamasının isabetsiz olduğu-
Borçlu-asil, yalnız başına (vekalet sözleşmesi imzaladığı avukatına) ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda olduğundan, alacağın (vekalet ücretinin) likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
694 sayılı KHK uyarınca idari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamayacağından, ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği-
İtirazın iptali davasının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı- Takip tarihi ile dava tarihi arasında ödeme mevcut ise, bu ödemeler yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, sadece ödeme tarihlerine kadar talep varsa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi verilebileceği- Davadan sonra yapılan ödemeler infazda dikkate alınacağından, bunların alacaktan mahsubunun mümkün olmadığı-
Gerekçe içerisinde çelişki yaratılmış olması halinde, hükmün bozulması gerektiği-
Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerektiği- Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmayacağı-
Adi kefalette, kefil hakkında takip işlemi başlatılabilmesi için, önce asıl borçluya başvuru yapılması gerektiği, yapılan başvurunun semeresiz kalması halinde kefile başvuru yapılabileceği- Davalı kefil, icra takibine esas su borcuna konu taşınmazı kiralamak suretiyle bahçe olarak istifade ettiği ve kefalet sözleşmesinin varlığı dikkate alındığında, davacının kötüniyetli olarak icra takibi yaptığından söz edilemeyeceği ve itirazın iptali davasındaki kötüniyet tazminatı isteminin reddi gerektiği-
Uyap kayıtlarına göre, borçlulara ödeme emrinin gönderildiği ve tebliğ edildiği tespit edildiğinden, ödeme emrine itiraz da var ise, itirazın iptali davasında işin esasına girilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı vekili, icra dosyasında işlem yapmış olsa da, davacı alacaklıya borçlunun itirazının tebliğ edilmemiş olması halinde, "bir yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasının açılmadığı" gerekçesiyle itirazın iptali davasının reddine karar verilemeyeceği-