Davacının banka hesabının usulsüz işlemler ve suç teşkil edecek eylemlerle boşaltılmış olmasının, davacıya bu eylemi yapanlara ve hesabı koruyamayan bankaya karşı başka bir dava açma hakkı verirse de, bu durumun davalı şirket tarafından yapılan ödemeyi geçersiz kılmayacağı ve ifa ile sona eren borcun yeniden doğmasına neden olmayacağı-
Dava konusu faturalara dayalı alacak likit (borçlu tarafından bilinebilir nitelikte) olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Her iki davada da davacı kanuni delillerle alacağını ispat edemediğinden, birleşen davanın reddinin isabetli olduğu- Asıl davada davanın kabulüne dayanak yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleriyle davacı alacağının kanuni deliller ile ispat edildiği söylenemezse de, taraflar arasındaki dava sonunda verilen ve kesinleşen kararının gerekçesi gereğinde, davacının davalıdan fazla tahsilat yaptığı hususu kesin delil halini almış olduğundan, davacının talebi de aşılarak davada ıslah ile müddeabih de arttırılmadan davanın kısmen kabulü ile ...TL'nin tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasında TBK’nun 88 ve 120 maddelerinin dikkate alınmayacağı-
İtiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan itirazın iptali davasının usulden reddi gerektiği- Takip asıl borçlusu mirasçıları ile ipotek borçlusu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı bulunduğu ve tüm borçluların takibe itiraz etmesi durumunda, tüm borçlular aleyhine itirazın iptali davası açılması gerektiği- Bozma ilamından sonra ise, kredi asıl borçlusu aleyhine de açılan itirazın iptali davası asıl dosya ile birleştirilmişse de, 1 yıl içinde açılmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğinden, davalı mirasçı hakkında açılan dava bakımından birlikte dava açılması ve görülmesi şartı gerçekleşmemiş olup asıl davanın da reddi gerektiği-
Kredi kartı borçları yönünden 5464 sayılı Kanun'un 26. maddesinde özel bir faiz düzenlemesi getirildiğinden, mahkemece, TBK'nun 88 ve 120. maddelerinin uygulanmasının hatalı olduğu-
Genel kredi sözleşmeleri 6102 sayılı yasanın 4/1-1 maddesinde düzenlenen işlemlerden olup davalı kefilin de aynı yasanın 7. maddesine göre açılan işlemler kapsamında tüketici sayılamayacağı-
Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının hatalı olduğu-
Tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiş olan davacının, davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket etmesi ve borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifaden kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğu-
Taraflar arasındaki (üye iş yerlerinden yapılan alışverişlerde indirimler kazanılmasına dair) uyuşmazlığın ticari işten kaynaklandığı anlaşıldığından asliye ticaret mahkemesinin görevli mahkeme olduğu-