Davalı tarafın mal tesliminden sonra TTK. mad. 23 uyarınca 2 ve 8 günlük süreler içerisinde, alıcının ayıbın satıcıya ihbar yükümlülüğünün bulunduğu, davalının ayıplı mal bildirim süresini kaçırdığı, taraflar arasında uzun süreye dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, dava ve takip konusu yapılan ve bu ticari ilişkiden kaynaklanan bir kısım faturaların ödenmediği, ödenmeyen faturalardan dolayı davalının davacıya borçlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetliyse de, reddedilen kısım üzerinden davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
İtirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı tarafın defterleri incelenerek alınan bilirkişi raporuna davalı taraf gerekçelerini göstererek kendi defterlerinin de incelenmesi gerektiğini belirtip itirazda bulunduğundan mahkemece, tarafların ticari kayıtlarının birlikte incelenip davacıdan malların teslimine ilişkin belgelerinin de istenerek düzenlenecek bilirkişi raporuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Alacak mal satışından kaynaklandığından malın teslim edildiğinin ispatının davacı tarafa ait olduğu-
Bilirkişi raporunda, davacı tarafından tanzim edilen hangi faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, yine davalı tarafından tanzim edilen hangi faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı tek tek ayrıştırılıp karşılaştırılmadan sadece genel ifadeler kullanılarak eksik incelemeye dayalı rapor düzenlediği anlaşıldığından, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, gerekirse yerinde inceleme yetkisi verilerek tarafların defter ve kayıtları detaylı olarak incelenerek ve bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar da karşılanmak suretiyle alanında uzman bilirkişilerden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Ticari taşıt kredisinden kaynaklı itirazın iptali davasının asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği- Mahkemece, müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi var ise davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi yok ise ara kararı ile uyuşmazlığa Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Davalılar, asıl borçlu lehine rehin vermişler ise, asıl borçlu dışındaki kefiller hakkında İİK. mad. 45/1 hükmü uygulanamayacağından ve ilamsız icra yoluyla takibe geçilebileceğinden, mahkemece rehin sözleşmeleri incelenerek rehnin, "asıl borçlu" lehine mi, yoksa davalılara kendi kefalet borçlarının lehine mi verildiği hususunun gözetilmesi gerektiği-
Mahkemece,cari hesap borcuna karşılık çek verildiği ve bu nedenle davacının çek nedeniyle alacak talebinde bulunabileceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de mahkemenin gerekçesi dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK. mad. 133 hükmüne uygun bulunmadığı- Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur,özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesinin tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmayacağı- Çek verilmesi suretiyle cari hesap borcunun sona erdirildiği konusunda taraflar arasında bir sözleşme sunulamadığına ve bu konuda açık iradeleri bulunduğu kanıtlanamadığına göre,alacaklı tarafından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla cari hesap ilişkisine dayanılarak da alacağın talep edilebileceği-
Davalıya kargo ile teslim edildiği kabul edilen bir kısım malzemenin bedeline de hükmedilmiş olmasına karşın kargo paketleri içinde dava konusu malzemelerin bulunduğuna dair bilgi ve belgeye rastlanılmadığından davalı tarafça sunulan cari hesap belgesinde davalının borçlu olduğu saptanan miktara hükmedilmekle yetinilmesi gerektiği-
Davacının davasının davalıya satış yaptığına dair iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle reddedilmiş olup, davacı davasında haksız kabul edilse de kötüniyetle takip yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekirken, mahkemece kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Cari hesaba dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, davalı taraf takip sonrası dava öncesi kısmi ödeme yapmış kalan kısım için ise çek verilmiş olup ispat külfeti davalı tarafta olup, salt çek verilmesi borcun ödendiği anlamına gelmeyeceğinden çekin tahsil edilip edilmediğinin belirlenip karar verilmesi gerektiği-
K.li evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebileceği- İptal kararı üzerine hak sahibinin hakkını senetsiz olarak da dermeyan veya yeni bir senet ihdasını talep edebileceği- İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkacağı, buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratılacağı- İptal kararının sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlayacağı, kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi olmadığı- İptal kararının hakkın mevcudiyetine, muhtevasına ve bu hak üzerinde tasarruf yetkisine tesir etmeyeceği- İptal kararının, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet niteliği taşımadığı, sadece, elden çıkmış bulunan senedin teşhis fonksiyonunu ifa etmekte ve iptal kararı hamiline senetsiz olarak alacağı talep hakkı verdiği-