Bozma ilamına göre atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından sanıkların beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayet dilekçesinin reddi kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Dava açan belge olması nedeniyle, müşteki tarafından icra ceza mahkemesine verilecek olan şikâyet dilekçesinin, şüpheli veya şüphelilerin isimleri ve şikâyet konusu olaya ilişkin bilgileri ihtiva etmesinin zorunlu olduğu, somut olayda şikayet dilekçesi ve eklerinden 3. şahıs şirket yetkilisinin kim olduğunun tespit edilememesi nedeniyle davanın reddinin gerektiği-
Sanığın üzerine atılı “Ticareti Usülüne Aykırı Terk” suçunun takibi şikayete bağlı olup, sanığın ticaret siciline kayıtlı adresinde 20/03/2015 tarihinde ve yine şirketin şube adresi olarak görünen adresinde 06/03/2015 tarihinde yapılan hacizler esnasında adresi terk ettiğinin alacaklı vekili tarafından öğrenildiğinin anlaşılması karşısında, dosya kapsamından tespit edilen tarihlere göre 20/03/2015 ve 06/03/2015 tarihlerinde öğrenmenin gerçekleşmesine rağmen, şikayetçi vekilinin İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20/08/2015 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanık hakkında İİK'nın 347. maddesi gereğince şikayet hakkının düşürülmesi yerine yazılı şekilde İİK’nun 349. maddesi gereğince düşme kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu-
12. HD. 03.04.2019 T. E: 2016, K: 5418-
B. eden ve kendisini vekille temsil eden sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesinin gerektiği-
Gerekçeli kararda, sanık hakkında aynı eylem nedeniyle iki kez hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edildiği halde, yeniden yapılan yargılama neticesinde bu kez sanığa hapisten çevrilen 3600 TL adli para cezası ile 20 gün adli para cezası karşılığı 400 TL adli para cezası verilerek 5271 sayılı sayılı CMK’nın 326/son maddesine aykırı hüküm tesis edilmesinin kanuna aykırı olduğu-
E.e ve yükletilen suça yönelik müşteki vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediği-
"Şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, sanığın yasal unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki bozmaya uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma ilamının gereği yerine getirilmeksizin sanık hakkında yeniden mahkumiyet hükmü kurulmasının hatalı olduğu-