Mahkemesince 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 349. maddesi uyarınca 'duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda karar verileceğinin ihtarını içerir duruşma gününü bildiren meşruhatlı davetiyenin sanığa gönderilmediği, sanığın savunmasının tespiti için usulüne uygun şekilde tebligat yapılmaksızın yargılamaya devamla savunma hakkının kısıtlandığı' gözetilmeden verilen mahkumiyet kararının isabetli olmadığı-
Yerel mahkemece hükmolunan adli para cezasının infaz aşamasında ödenmemesi halinde -6545 s. Kanun’un 81. maddesi ile değişik- 5275 s. Kanun’un 106/3. maddesi uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığınca işlem yapılması gerektiği dikkate alınmadan, adli para cezaları için uygulama olanağı bulunmayan TCK 50/6 uyarınca tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin ihtarına karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Şikayetçi vekilinin son celseye yasal mazeret bildirmeden katılmadığı ve mahkemece de mazeretin reddine karar verildiği halde, "şikayet hakkının düşürülmesi" gerekirken "beraat" kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Uzlaşmanın gerçekleşmesi hâlinde uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderlerinin; müştekiden tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, Devlet Hazinesi tarafından karşılanmasına karar verilmesi gerektiği-
Adli para cezasının ertelenmesine karar verilmesinin, iki yıl ve daha az süreli hapis cezaları için uygulama alanı olan mevzuat uyarınca hataya düşülerek güvenlik tedbirlerine de hükmedilmesinin, güvenlik tedbirleri için uygulanacak kanun maddesi TCK’nın 51/3 maddesi olduğu halde TCK 55/3 olarak yanlış gösterilmesinin, verilen hapis cezası 1/6 oranında indirilerek 2 ay 15 gün hapis cezasına karar verildiği halde, hapis cezası adli para cezasına çevrilirken çevrilen cezanın 3 ay hapis cezası olarak yanlış gösterilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Dosya kapsamında usulüne uygun olmayan bir tebligat işlemi ve kesinleştirme şerhi bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozulmasını talep ettiği gerekçeli karar evrakının, usulüne uygun şekilde kesinleştirilmediği anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görülmediği-
"Çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçunun failinin; çek karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olan tüzel kişinin mali işlerini yönetmekle görevlendirilen yönetim organı üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa bu sefer yönetim organını oluşturan tüm gerçek kişiler olacağı- Herhangi bir nedenle (sürenin dolması, istifa vb.) yönetim kurulu üyeliği ve dolayısıyla çekin karşılığını bankada bulundurma yetkisi, Kanunda yazılı usulüne uygun şekilde sona ermiş olan yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulundan ayrılması hususunun şirket yönetimi tarafından ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmemiş olması halinde; şirketin yönetim kurulundan ayrıldıktan sonra karşılıksızdır işlemine tabi olan bir şirket çeki nedeniyle kural olarak cezai sorumluluğuna gidilemeyeceği- Ancak anonim şirket adına düzenlenen çekin karşılığını bankada bulundurmakla görevli yönetim kurulu üyesinin Kanunda öngörülen sebeplerle ve usulüne uygun şekilde bu üyeliği sona ermesine ve bu husus yönetim kurulu tarafından tescil ve ilan edilmemesine rağmen; ayrıldığı anonim şirket yararına olmak üzere piyasada kendisi, ayrıldığı anonim şirketle bağlantısı olduğu tespit edilen üçüncü kişiler veya ayrıldığı anonim şirket adına; çek düzenlemeye, bu kişiler adına düzenlenen çeki bir şekilde ele geçirerek şirketin alacaklılarına şirket menfaatine teslim etmeye veya anonim şirket adına halen yönetici gibi davranarak bu çeklerle anonim şirket yararına mal veya hizmet alımına devam etmesi halinde; adı geçen yöneticinin borçlu anonim şirketle fiili bağlantısını sona erdirmediği kabul edilerek, çekin karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olacak diğer anonim şirket yöneticileriyle birlikte cezai sorumluluğunun devam etmesi gerektiği-
İlamlı icra takibinin hukuki sonuç doğurması bakımından ilamda yazılı borçlu vekiline tebligat yapılması yasal ise de cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak, şikayet olunan asıl borçluya değil de borçlu vekiline icra emri tebligatının, cezai sorumluluk bakımından hukuki sonuç doğurmayacağı-
Şikayetçi vekilinin önceki tarihli vekillikten çekilme dilekçesi, müştekiye; "şikayetçi duruşmaya gelmez ve vekil de göndermez ise şikayet hakkının düşeceğine" ilişkin açıklamayı da içerir şekilde tebliğ edilmemişse ,sonraki celsede müştekinin mazeret bildirmeksizin duruşmaya katılmadığından bahisle şikayet hakkının düşürülmesi kararı verilemeyeceği-
Dosya hakkında hukuki ve fiili irtibat olduğu takdirde birleştirilerek hüküm kurulması gerekirken sanıklar hakkında hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu-