Şikayetçi tarafından icra ceza mahkemesine verilecek olan şikayet dilekçesinin şüpheli veya şüphelilerin isimleri ve şikayet konusu olaya ilişkin bilgileri taşıması gerekli olmakla birlikte, bu dava dilekçesinin CMK'nun 170. maddesinde belirtilen iddianamenin bütün şekil şartlarını içermesi zorunluluğu bulunmadığından dilekçe ve ekindeki belgelerden şirket yetkilisi gerçek kişi ya da kişilerin kim olduğunun anlaşılması halinde bu kişiler hakkında yargılama yapılmasının mümkün olduğu- Şikayet dilekçesi ve eklerinden çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan tüzel kişi yetkilisi gerçek kişi veya kişilerin kim olduklarının anlaşılamaması halinde ise, "davanın reddine" karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu çekin üçüncü kişi olan hamil tarafından bankaya ödeme için ibraz edildiği ve karşılığının bulunmadığı bildirilmekle atılı suç oluşmuş ise de; şikayetçinin suça konu çeki muhatap bankaya ödeme için ibraz eden yetkili hamil olmadığı, böylece müştekinin şikayet hakkının bulunmaması nedeniyle yargılamaya devam olunmasının Yasa'ya aykırı olduğu-
Şirket yetkilisi tespit edilmiş olmasına rağmen İİK. mad. 349 ve 350'de düzenlenen yargılama/duruşma usulü yerine getirilmeksizin ve duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişilerin katılımı sağlanmaksızın tarafların yokluğunda karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince, kendisine usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmaması nedeniyle takipsizlik kararı niteliğindeki "görevsizlik" kararı ile gönderilen şikayet dilekçesi üzerine yargılama yapmasının ve hüküm kurmasının mümkün olmadığı, her ne kadar icra ceza mahkemesince usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmamasına rağmen yargılama yapılarak sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de; verilen bu kararın hukuki değerden yoksun olup yok hükmünde olduğu, bu aşamada yapılması gereken işin, icra mahkemesince dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilerek verilen takipsizlik kararının kesinleştirilmesini istemekten ibaret olduğu-
Sanığın savunmasının alınması için talimat yazıldığı, sanığa çıkartılan davetiyenin adreste cadde ve sokak bilgisi yok tebligat üzerindeki adresin yetersiz olması ve muhatabın ismen tanınmaması üzerine çıkış merciine iade edildiği, dosyada sanığın tespit edilen birden fazla adresi de olduğu görülmekle, İİK. mad. 349 ve 350 uyarınca, düzenlenen yargılama/duruşma usulü yerine getirilmesi adına Tebligat Kanunu 10, 21 ve 35. madde hükümleri gözetilmeksizin sanığa ulaşılmadan karar verildiği anlaşıldığından, duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişilerin katılımı sağlanmaksızın karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin yapıldığı tarihin 02/05/2016 olması nedeniyle müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine ya ilgililer hakkında idari yaptırım uygulanmasına ya da idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu, icra mahkemesinin, kendisine görevsizlik kararı ile gönderilen şikayet dilekçesi üzerine yargılama yapması ve hüküm kurmasının mümkün olmadığı, zira ortada İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen usul hükümlerine uygun olarak açılmış bir davanın bulunmadığı, icra mahkemesine usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından bu mahkeme tarafından verilen kararın da hukuki değerden yoksun olup yok hükmünde olduğu-