Müştekinin sanık hakkında aynı eylem sebebiyle daha evvel şikayette bulunması ve şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle CMK. mad. 223/7 uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde, şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi, CMK. mad. 223/7 gereğince davanın reddine karar verilmesi yerine şikayet hakkının düşürülmesi kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Müştekiye İİK’nun 349/6 maddesindeki şerhi içerir, duruşma günü bildiren davetiye tebliğ edilmeden şikayetçi tarafın duruşmaya gelmediğinden bahisle şikayet hakkının düşürülmesine karar verilemeyeceği-
Sanık hakkında ticareti usule aykırı terk etme suçundan yapılan yargılama sırasında müşteki vekiline duruşma günü tebliğ edilmediği ve müşteki vekili duruşmadan haberdar edilmediği halde , vekilin duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle İİK. mad. 349/6 uyarınca şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesinin kanunun aykırı olduğu-
Sanıklar A.K’nin 21.06.2016 havale tarihli yazılı savunmasında borçlu şirket ortaklığından ayrıldığını, şirket yetkilisinin A.Ç olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında ve Ticaret Sicil Gazetesinin 17.12.2010 tarihli sayfasında sanığın ortaklıktan ayrıldığının, 24.04.2013 tarihli sayfasında ise sanıklardan A.Ç’nın şirket ortaklığına getirildiği görülmekle, Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden müzekkere yazılarak borçlu ticaret şirketinin yetkilisi tespit edildikten sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği-
İİK'nın 349. maddesi uyarınca şikayetçinin, şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken davanın düşürülmesine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Şikayetçi vekili tarafından UYAP sisteminde gönderilen mazeret dilekçesi UYAP sisteminde sorun olması nedeniyle dava dosyasına alınmadan ve mahkeme tarafından mesleki mazeretle ilgili olarak değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Sanığın adına kayıtlı gayrimenkullerin araştırılıp, değerlerinin tespit edilmesi, mevcut gayrimenkullerin borcu karşılamaya yetip yetmeyeceğinin, gerekirse bilirkişi marifeti ile tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında TCK. mad 53uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 T. 140/85 s. kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu olduğu-
Sanık adına çıkartılan davetiyenin tebliğ edilemediğinin anlaşıldığı, bu haliyle sanığa İİK'nun 349. maddesinde belirtilen duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda karar verileceğinin ihtarını içerir davetiye tebliğ edilmeksizin yokluğunda yargılama yapılmak suretiyle savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirketin ticaret sicilinde belirtilen adresine Tebligat Kanunu mad. 35 uyarınca ödeme emri tebligatı yapılmasının ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği ve eylemin ticaret siciline kayıtlı adreste yapılan haciz ile öğrenildiğinin kabulü ile, kayıtlı olunan vergi dairesi müdürlüğünün yazısıyla mükellefin adreste bulunmadığının tespiti sonucu re'sen terk çalışmalarının başlatılmış olduğu anlaşıldığından, sanığın mahkumiyeti yerine, üç aylık şikayet süresinin geçtiği gerekçesiyle şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesinin hatalı olduğu- İİK. mad. 349/5'deki özel düzenlemeye rağmen, sanığa CMK’nun 176/2 ve 98/2. maddelerindeki şerhi içeren duruşma davetiyesi tebliği ile yetinilmesinin hatalı olduğu-