Çeke dayalı alacağa ilişkin olarak, borçlunun mal ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesi istemi, 6102 s. K. mad. 4 uyarınca, bu tür davalar ticari nitelikte olduğundan bu tür davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemelerine ait olduğu-
4603 s. K. gereği yeniden yapılandırma süreci içindeki ihtiyati haciz isteminde bulunan Türkiye Halk Bankası A.Ş.'nin yeniden yapılandırma süresini uzatma yetkisinin Bakanlar Kurulu'na verildiği, Bakanlar Kurulu'nun da yeniden yapılandırmaya ilişkin süreyi 25.11.2010 tarihinden itibaren 5 yıl uzattığı, ihtiyati haciz kararı talebinin bu 5 yıllık süre içinde yapıldığı, 5230 s. K. mad. 11'e göre yeniden yapılandırma sürecinde ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmayacağı belirlendiğine göre, ihtiyati haciz talebinde bulunan banka lehine kanuna dayalı olarak teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekeceği-
Temyizi kabil ve açık olan bir karara itiraz edilmesi üzerine, kararı veren mahkemenin bu itirazı esastan inceleyip reddetmesi usulen mümkün olmadığından, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi kararına karşı itiraz edilmesi üzerine verdiği 'itirazın reddine' dair kararın mahkemenin yetki ve görevi dışında tesis ettiği bir karar niteliğinde olduğu ve bu kararın bozularak kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin reddine dair karara karşı vaki itirazın 'temyiz' niteliğinde kabul edilerek incelenmesine karar verilmesi gerektiği; boşanma davası içinde boşanmanın fer'i niteliğinde olan tazminat taleplerinin henüz karara bağlanmadığı, İİK.'na göre vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı, belli şartların varlığı halinde ihtiyati haciz istenebileceği (İİK. mad. 257), ihtiyati haciz talep eden, hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu ve teminat vermeye de mecbur olduğu (İc.İf.K.m.259), alacak bir ilama müstenit ise teminat aranmayacağı, o halde, ihtiyati haciz talebinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı değerlendirilmeden ve teminat istenmesi de mümkün iken, talebin reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
İhtiyati haciz istemine ilişkin talep, avalin adının olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş ancak dosya içeriğinden keşideci dışında başka birinin de senette imzasının ve adının bulunması halinde, keşideci dışındaki kişinin avalist olduğu kabul edilerek ihtiyati haczin kabulü gerekeceği-
İİK 45. maddesi ve İİK 167 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde alacak rehin ile temin edilmiş olsa dahi müşterek ve müteselsil kefil ve borçlu itiraz eden hakkında haciz yolu ile takip hakkının bulunduğu, alacaklıdan 15/11/2000 tarihli 4603 sayılı Kanunun geçici 4. Maddesi gereğince ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmayacağı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği-
Davacının tazminat taleplerinin ileride tahsilini temine yönelik olarak davalıya ait taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği davada, ortada muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadığından ve ihtiyati haciz isteyen alacaklı bu talebinde haksız çıktığı takdirde, davacının bu yüzden uğrayacağı zararlardan mesul olacağı gözetilerek İcra İflas Kanununun 259. maddesi uyarınca teminat vermekle sorumlu tutulması gerekeceği-
İİK. mad. 301/II gereğince konkordatonun reddi halinde teminatsız ihtiyati haciz kararı verileceği, kanunda açıkça tanınan istisnalar dışında teminat gösterilmeksizin ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği, itirazın iptali istemli davada, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirmekte olduğundan mahkemece, teminat alınmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK.’nun 259. maddesine göre ihtiyati haciz isteyen alacaklının, hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü kişinin bu yüzden uğrayacağı maddi zararlardan kusursuz sorumluluk esaslarına göre sorumlu olacağı; manevi tazminat yönünden sorumlu olabilmesi için ise BK.’nun 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi gerekeceği-
Kamu bankalarının yanı sıra Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu gibi kamu tüzel kişiliği olan bir kurumun dahi ihtiyati haciz taleplerinde teminat aranmayacağı, ancak Özel kanun hükümleri ile yapılan düzenlemeler sayesinde mümkün hâle gelmişken, özel hukuk tüzel kişisi olan bir bankanın, teminat mektubunun mahiyetiyle bağdaşmayan bir yorumla teminattan muaf tutulmasının kabulünün mümkün olmayacağı-
İlama dayalı ihtiyati haciz taleplerinde teminat dahi aranmayacağı; alacağı ilama dayalı alacaklının ilamlı takip süreci içerisinde kesin haciz koydurma imkânına kavuşması için icra emrinde yazılı olan sürenin geçmesi gerekeceği; (İİK mad 37), bu süre geçmeden icra müdürü tarafından borçlunun mallarına kesin haciz konulamayacağından alacağı ilama dayalı alacaklının henüz kesin haciz isteme yetkisinin bulunmadığı bir aşamada ihtiyati haciz ile alacağının güvence altına alınmasını talep etmesinde hukukî yararının mevcut olduğu-