İİK. mad. 259'da öngörülen teminatın , sadece davalıların (borçlunun) ihtiyati haciz nedeniyle uğrayacağı zarar için değil, üçüncü kişilerin uğrayacakları zarar için de gösterildiği-
İlama dayalı alacaklının ilamlı takip süreci başlatmadan ihtiyati haciz ile alacağının güvence altına alınmasını talep etmesinde hukukî yararının bulunduğu-
Vadesi gelmemiş borçla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yeri bulunmaması, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması yahut kaçması ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması gerektiği- Davalı kurumun yapısı, herkesçe bilinen malvarlığı ve kamu yararına çalışan dernek olması hususları göz önünde tutulduğunda İİK. mad. 259/2. ve 3 uyarınca teminattan muafiyet şartlarının gerçekleşmediği ve HMK. mad. 87 gereğince teminat alınması zorunlu olduğu halde, teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesi ve itiraz üzerine itirazın reddedilerek kaldırılmamasının hatalı olduğu- İhtiyati haczin hüküm kesinleşinceye kadar devamına kararının bozulmasının uygun görülmediği-
Dava konusu edilen alacakların varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli olmayıp ve yargılamayı gerektirmesi halinde, ihtiyati haciz talep eden davacının, alacaklarını ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığını ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemeyeceği-
Haksız ihtiyati haciz kararı olan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli oduğu- İlama bağlanan alacağı nedeniyle ihtiyati haciz talep edildiği ve ilamlı takip başlattığı gözetildiğinde davalı alacaklının kötüniyetli ve kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceğinden, mahkemece, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararı verilen dosyada davalının, davacı ile aralarında imzalanan sözleşmeler nedeni ile dava açtığı, davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği gözetildiğinde davalının kötüniyetli ve kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceğinden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben ödenmiş sayılacağından, dosyanın tarafı olmayan davacı üçüncü kişinin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre dosya borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte, davalı alacaklı sebepsiz zenginleşen konumunda olmayıp İİK. mad. 72 uyarınca istirdat davasını da ancak  takip borçlusu açabileceğinden, üçüncü kişi davacının, icra takip dosyasına ödediği bedeli davalı şirketten geri isteme hakkının bulunmadığı; davacı tarafından davalı şirket aleyhine  haksız haciz nedeniyle açılan manevi tazminat davasının da yapılan haczin İİK. mad. 97/a uyarınca usulüne uygun bulunması nedeniyle reddine karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği de anlaşıldığından, tazminat  davasının davalı şirket yönünden  reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptaline konu malın elden çıkarılması nedeni ile bedelinin nakden tazminine ilişkin dava sırasında verilen ihtiyati haczin infazı ile ilgili şikayette, İİK. mad. 261/son uyarınca, infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesinin görevli ve yetkili olduğu-
Haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan zararın tazminin ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, işleten ve sürücünün taşınır, taşınmaz malları ile bankalardaki ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ve kazaya karışan aracın üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş olup mahkemece, ihtiyati hacze karar verilmesinin isabetli olduğu-