Her davada açıldığı zamanki duruma göre hüküm kurulacağı, mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğmuş olacağı, o nedenle mahkemenin Yargıtayca verilen bozma kararına uyması sonunda kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi gerekeceği, buna göre Yargıtay'ın bozma kararına uymuş olan mahkemenin bu uyma kararı ile bağlı olacağı, bozma gereğince işlem yapmak durumunda olacağı, o halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, bozmaya uyma kararı verildiğine göre, ilk bozma kararı içeriğine göre yargılama yapıp, bir karar verilmesi gerekirken 'kira sözleşmesinde artış şartı öngörülmediği' gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra dairesine itiraz eden borçlunun, zamanaşımı itirazında bulunmasa dahi, İİK'nun 63. maddesi uyarınca, senet metninden anlaşılması nedeniyle itirazın kaldırılması aşamasında zamanaşımı itirazında bulunabileceği-
Faturadan kaynaklı alacak davasında, itirazın kaldırılmasını talep eden alacaklı, tacir olup alacak konusu ticari iş sayıldığından takip öncesine ilişkin faizin, ticari faiz üzerinden hesaplanacağı ve takip tarihinden sonrası için de ticari faiz uygulanacağı-
İmzaya itiraz dışında kalan diğer bütün itirazlar borca itiraz olarak değerlendirileceği, tahrifat iddiasının ''senet metninden anlaşılan'' nitelikte bir itiraz olduğu ve yargılama sırasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu- Tahrifat iddiası özel ve teknik inceleme gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; icra takibinde talep edilen alacağın, itiraz edilmeden kesinleşmesine rağmen icra takip tarihi itibariyle alacak tutarının tespiti için yeniden hesaplama yapıldığının ve bu hesaplamaya dayalı olarak sonuca gidildiğinin, ayrıca, borçluların şikayet dilekçelerinde yer alan traktör ve taşınmaz satışından dolayı icra takip dosyasından alacaklıya ödeme yapılıp yapılmadığına ya da alacaktan mahsup edilmesi gereken bir hususun olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığının görüldüğü, bu haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı-
Takip borçlusunun ölümüyle mirasının hakkı oranında, takip alacaklısıyla itiraz edene intikal etmesi durumunda, alacaklının, alacaklı-borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle miras hissesi oranında borcun sona ereceği-
İtirazın iptali ilamında; faize itirazın iptali yönünde hüküm kurulmaması nedeniyle, takibin, borçlunun kabul ettiği ve kesinleşen yasal faiz oranları üzerinden devamının gerekeceği-
Borçlunun icra müdürlüğüne itirazında borca ve faize itiraz ettiğine ve takip konusu alacağın vergi ödemesine ilişkin olduğunun anlaşılması üzerine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilerek kapak hesabı yapılması gerekirken, avans faizi oranı esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınmasının isabetsiz olduğu-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunun, icra müdürlüğünce düzenlenen 03.03.2014 tarihli muhtırada belirtilen borç miktarına, bir başka deyişle hesap tablosuna itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda mahkemece, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile takipte avans faizi talep edildiği de dikkate alınarak, alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulanarak alacak miktarı belirlenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip kesinleştiğinden işlemiş faiz miktarına yönelik olarak bir değerlendirilme yapılamaz ise de, alacaklı tarafından takip talebinde yürütülmesi istenen işleyecek %60 faiz oranının türünün, 3095 sayılı Kanun'un 2/2. maddesi gereğince avans faizi olarak kabulü gerekip, takipten sonrası için, dönem dönem değişen oranlarda avans faiz hesaplamasının yapılması gerekeceği, belli dönemlerde faiz oranlarının değişkenlik göstermesi sebebi ile takip talebinde istenen ve takip öncesi dönem için kesinleşen faiz oranının, borç ödeninceye kadar aynen uygulanması gerekmeyeceği-